Alopecia areata da denilen ve yaygınlığına göre farklı isimlerle de anılan bir tür saç dökülmesi sorunudur. Diğer dökülme tiplerinden sebebi de, şekli de seyri de çok farklıdır. En büyük özelliği genellikle para şeklinde ve kısa sürede tüm kılların dökülmesidir. Türkçe de kaybın olduğu bölgeye göre kaşkıran, sakalkıran gibi isimler verilmektedir.
Nedeni kesin tarif edilmemiştir temel sebep için farklı görüşler olsa da kılın kaybedilmesinin ana sebebi kılı oluşturan hücrelere karşı vücudun bir anlamda savaş açmasıdır, bağışıklık sistemi kökleri hedef alarak öldürür. Bu duruma otoimmün hastalık denir. Nasıl romatizmada eklem bölgesine karşı vücutta zararlı maddeler oluşuyorsa ona benzer şekilde kıl köküne karşı vücutta zararlı madde olması sorunudur. Oluşan bu zararlı madde kökü öldürür ve kıl dökülür. Diğer dökülme sebeplerinden farklı olarak 1-3 haftada o alandaki tüm kıllar dökülür ve kelleşmiş alan ortaya çıkar.
Genellikle kıllar tamamen dökülüp kelleşmiş alan ortaya çıkınca fark edilir, özellikle uzun saçlılarda arada kaldığı için daha geç fark edilir. Başlangıç döneminde anlamak çok kolaydır. Çekme testi denilen test uygulandığında test pozitifse teşhis doğru kabul edilir. Çekme testi şu şekilde yapılır; dökülme olan alandaki kıl çekildiğinde kolaylıkla çıkar ve çıkarken normalde olduğu gibi acı olmaz. Bu test daha çok mantara bağlı dökülmede görülür.
En büyük belirtisi dar bir alanda kısa sürede tüm kılların dökülmesidir. Farklı bölgelerde benzer şekilli dökülmeler vardır. Dökülme diğer tiplerde zamanla zayıflayarak olurken burada zayıflama olmadan kısa sürede kaliteliyken dökülür.
Dökülmeden geride parlak ve daha koyu renkli bir alan kalır.
Kaşıntı, acı, iltihap vs. olmaz.
Kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Ancak aynı ailede birden fazla kişide görülmesi bulaşıcı olabileceği düşünülür ama bunun sebebi bulaşıcılık değil aynı ortamı ve aynı stresi paylaşıyor olmak olabilir.
Kesin sebebi bilinmekle birlikte sebebi tümüyle ortadan kaldıran ilaç olmadığı için bir çok tedavi yöntemi geliştirilmiştir. Her yöntemin değişik oranda başarısı vardır. Hiçbir tedavi uygulanmasa bile hastaların % 30-35 kadarında kendiliğinden tamamen çıkar. Hastaların azımsanmayacak bir kısmı “sürekli olup düzeliyor” diye tarif etmektedir.
Bilinen en sık sebep strestir, özellikle yas gibi ağır stres durumlarında daha sık rastlanır. Sınav stresi , ev içi tartışmaların getirdiği stres gibi durumlar tetikleyici olabilmektedir. Stresle mücadele tedaviyi olumlu etkiler. Bunun dışında diğer haşimato tiroditi gibi otoimmün hastalıklarla birlikte görülmesi daha sıktır.
En yaygın bilinen, ilk akla gelen ve neredeyse herkes tarafından uygulanan bir tedavi yöntemidir. Sarımsağın içindeki asit yapısındaki madde deride tahriş yapar, tahriş olan bölgeye vücut daha fazla kan gönderir buna bağlı olarak bölge daha iyi kanlanır ve daha iyi beslenir. Sarımsak kullananların yaklaşık yarısı memnun edici sonuç alır, seyrek olarak kıllar beyaz çıkar. Buradaki %50’lik başarının ne kadarı sarımsağa bağlıdır bu bilinemez çünkü hiçbir şey kullanmayanların da %30 kadarında kendiliğinden tam düzelme olmaktadır.
Diğer tedavilere geçmeden önce 3-4 hafta sarımsak kullanmak doğru bir yaklaşım olur.
Sarımsak kullanımı şöyle olmalıdır; sarımsak dişi enine ortadan ikiye bölünür ıslak tarafı dökülme alanına sürülür, canı yakana kadar sürülmeli ve hafif tahriş belirtileri çıktığı görülmelidir. Çok fazla uygulayarak yara oluşturmamaya dikkat edilmelidir.
Her ne kadar bir kısmı kendiliğinden çıksa da tedavi başlamak doğru olur, öncelikle kolay ulaşılabilir, ekonomik olan sarımsak uygulanmalıdır (1). Bir ay uygulamayla az da olsa kıllar görüldüyse tedaviye devam edilmelidir, hiçbir cevap alınamadıysa ısrar etmek yerine başka yöntemlere geçilmelidir.
Sarımsaktan beklenen sonuç alınamadıysa kortizon enjeksiyonu yapılabilir (2) . Ancak gerek başarısının düşük olması gerekse yan etkileri olması sebebiyle kortizon enjeksiyonu yapmak yerine direk squarik asit di butyl ester (SADBE) kullanmak daha doğru olur (3). Squarik asitin başarısı % 95 ler düzeyindedir ve kortizonun % 80-85 başarısından daha yüksektir. SADBE hastalığın asıl nedeni olan bağışıklık sistemi üzerinden etkilidir. Köke zarar veren bağışıklıkla ilgili madde ve hücrelerin köke saldırısını engeller.
Benzer şekilde immünoterapi yaparak etkili olan DPCP (di phenyl cyclo propenone kelimelerinin baş harfidir) de tercih edilen maddelerdendir (4). DPCP nin iki olumsuzluğu vardır, eczanelerde hazır formu yoktur hazırlanması gerekir, mutajenik etkisi sebebiyle çocuklarda kullanımı yasaktır.
Süreç uygulanan tedaviye göre değişir, sarımsak uygulamada deride kızarıklık ve yüzeysel bir yara olur ki bu beklenen bir sonuçtur. Kortizon enjeksiyonunda deride herhangi bir değişim olmaz. SADBE (squarik asit di butyl ester) kullanımında deride hafif tahriş belirtisi olabilir ama olmaması da tedavinin etkili olmayacağı anlamına gelmez.
Diğer vücut bölgelerinden farksızdır, öncelikle sarımsak denenmelidir. Bir aylık kullanımda minimal de olsa değişiklik başladıysa sarımsağa devam edilmelidir, bir aylık kullanıma rağmen hiçbir değişiklik yoksa bu durumda Sadbe kullanmaya başlanmalıdır. SADBE (squarik asit di butyl ester) nin etkisi sakal bölgesinde daha yüksektir. Sakal çıkma yaşında DPCP de tercih edilebilir. DPCP (di phenyl cyclo propenone) nin sakalkırandaki başarısı SADBE de olduğu gibi %95 den fazladır.
Evet mümkün ama başarı oranı diğer yöntemlerden daha düşüktür. Diğer yöntemlerden düşük olsa da mutlaka öncelikle denenmelidir. Doğal yolla tedavi dendiğinde akla ilk sarımsak gelir ve hastaların yaklaşık yarısında memnun edici sonuç alınır.
Burada dikkat edilmesi gereken şey sarımsak direk kullanılmalıdır. Şarlatanların ürettiği sarımsak ruhu, sarımsak suyu, sarımsak yağı, sarımsaklı şampuan gibi ürünlerin kesinlikle hiçbir yararı olmaz, tamamen uyanıkça bir şekilde “sarımsak” kelimesinin büyüsünü kullanmaktır. Yukarıda tarif edildiği şekilde sarımsak kullanılmalıdır.
Kendini tıp profesörü gibi lanse ederek televizyonlara çıkan, televizyon ekranlarından vatandaşın gözüne baka baka hakkında hiçbir fikri olmayan hastalıkların tedaviler önermektedir. Bu tür “profesörlerden” uzak durun çünkü saçkıranın sebebini bile bilmeyen bu kişiler size vakit kaybettirir.
Tek belirtisi hiç kıl olmayan bölgeden zayıf ince tüylerin çıkmaya başlamasıdır. Tedaviye başladıktan 2-4 ay sonra hafif tüylenme başlar ve 2-3 ayda neredeyse eski kalitede kıllar çıkmaya devam ederi. Bazı kişilerde tedavi sonrası çıkan kıllar beyaz olmaktadır ve bunun sebebi izah edilememiştir.
Aslında bu hastalığın dişisi erkeği yoktur. Bazı kişilerde bazıları geçerken bir yerlerde yenileri çıkar, halk arasında böyle sürekli yenileri çıkana dişisi denir ama bunun bilimsel yönden değeri yoktur. Sınıflama daha çok saçkıranın nasıl olduğuna göre yapılır. Örneğin küçük alandaysa alopecia areata, tüm kafadaki kıllar döküldüyse alopecia totalis, vücuttaki tüm kıllar döküldüyse alopecia universalis denir.
Saçkıran ilacı hep vardı ve yaygın şekilde kullanılıyordu. Bölgesel dökülmelerde kullanılan en son çıkan ve bu güne kadar geliştirilenlerin en etkilisi olansquarik asit di butyl ester (SADBE) ilaç 7-8 yıldır kullanılmaktadır ve dermatologların ilk tercihidir. Sadbe para gibi dökülmelerde oldukça etkilidir, tüm saçların dökülmesi gibi geniş alan kayıplarında çok pahalı olmaktadır.
Tüm kafadan dökülme olan alopecia totalis ve tüm vücut kıllarının döküldüğü alopecia universaliste son yıllarda bulunan en etkili ilaç tofecitinib citrat’tır (5). Tablet şeklinde alınmaktadır ve son derece başarılıdır.
Kullanılacak her ilacın kullanım şekli farklıdır.
Sarımsak; deriyi sürekli hafif kırmızı olacak şekilde tahriş edecek şekilde sürülür, günde bir veya iki defa uygulanabilir.
%5 minoxidil; başarısı hiç kullanılmaması halinde çıkan orana yakındır, sabah akşam kullanılır.
SADBE ve DPCP; günde iki veya üç defa kullanılır, bir aydan sonra daha yoğun formuna geçilerek aynı şekilde kullanılır.
Depo kortizon enjeksiyonu; derinin içine yüksek basınçlı enjeksiyon şeklinde uygulanır, doktor tarafından yapılmalıdır. 2 haftada bir olmak üzere 2-4 defa uygulanabilir, deriyi inceltme yan etkisi olduğu için yan etkisi yakından gözlenmelidir.
Evet doğru ilaç doğru şekilde kullanılırsa % 95 e varan oranlarda kozmetik olarak memnun edici sonuç alınır. En etkili ilaçlar tüm kafa veya tüm vücut kılları döküldüyse tofacitinib citrat, bölgesel dökülme varsa SADBE (squarik asit di butyl ester) veya DPCP (di phenyl cyclo propenone) en etkili ilaçlardır. Bu ilaçlara ulaşılamıyorsa 2. Tercih kortizon enjeksiyonudur.
Evet yarayabilir, denemekte yarar vardır. Sarımsak gibi derinin tahrişine dayalı bir tedavidir. Berber jiletin köşesiyle çok sayıda küçük çizikler oluşturur ve yaralanmaya tepki olarak bölge kanlanması artar. Başarısı % 30-40 civarıdır. Hijyene çok dikkat edilmelidir, jilet mutlaka steril olmalıdır yoksa AİDS, hepatit gibi hastalıklar bulaşabilir.
Dikkat edeceği en öneli şey stres yaşamamalıdır. Özellikle saçkıranın strese neden olmasına müsaade etmemelidir ve tedavi olabileceğine inanmalıdır.
Önerilen ilacı önerilen şekil ve sıklıkta kullanmalıdır.
Şarlatanların piyasaya verdiği “%100 başarılı, kesin sonuç” gibi söylemlere kanmamalıdır, çünkü bunların sonunda ümidini kaybetme riski vardır. Bu tür bilimsellikten uzak ürünlerden kaçınılmalı ve bunlarla vakit ve para kaybedilmemelidir.
Dermatoloji yani cildiye branşına giren bir hastalıktır. Özellikle doğru teşhis için dermatolojiye gidilmeli, başkası tarafından teşhis konduysa dermatoloji uzmanına onaylatılmalıdır.
Son yıllarda trikolog, trkoljist, saç uzmanı gibi ne anlama geldiği belli olmayan ve daha önemlisi tıpta adı bile geçmeyen garip isimlerle “uzmanıyım” diyenlere karşı dikkatli olunmalıdır.
Bunların amacı genellikle hastayı pahalı ürünleri almaya ikna etmektir. Özellikle saçkıran için önerecekleri ürün veya uygulamalardan uzak durun, bilimin yanında kalın, bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış ilaçlar kullanın.
Mezoterapi bir çok sorunun çözümünde önerilmektedir ancak bu hastalıkta faydalı olması beklenmez, başlamadınızsa hiç başlamayın, başladınız ve parayı önden verdinizse devam edin ama asıl kullanmanız gereken ilaçlara da başlayın.
PRP platelet rich plazma yani kan pulcuklarından zengin serum anlamına gelir. Hastadan alınan kanın ayrıştırılarak bir kısmının deriye enjekte edilmesidir. Birçok hastalık tedavisinde kullanılmaktadır. Kan pulcuklarının içinde büyüme hormonu vardır ve çeşitli yararları vardır ancak saçkıranda büyüme hormonunun da kan pulcuğunun da en küçük fayda sağlaması beklenmez. Mezoterapi gibi başlamadınızsa uzak durun, başladınızsa ek olarak bilimsel ilaçlar başlayın.
Bunların dışında sülük yapıştırma, hacamat, ozon gibi hiçbir bilimsel desteği olmayan, hastalığın sebebine yönelik herhangi bir etki yapmayan uygulamalar da vardır, bunlar için yazı yazmaya bile gerek yoktur.
Düşük dalga boylu (308 nm) excimer lazerle tedavi denenmiş ancak beklenen düzeylerde başarı elde edilemediği için devam edilmemiştir. Her ne kadar 308 nm lazer saç köküne zarar verme ihtimali düşük olsa da epilasyonda olduğu gibi kıl köklerinin kalıcı olarak yok olma gibi riski de olabilir. (6)
Referanslar
1- Lee, S., & Lee, W. S. (2017). Management of alopecia areata: updates and algorithmic approach. The Journal of dermatology, 44(11), 1199-1211.
2- Nakajima, T., Inui, S., & Itami, S. (2007). Pulse corticosteroid therapy for alopecia areata: study of 139 patients. Dermatology, 215(4), 320-324.
3- Yoshimasu, T., & Furukawa, F. (2016). Modified immunotherapy for alopecia areata. Autoimmunity reviews, 15(7), 664-667.
4- Ghandi, N., Daneshmand, R., Hatami, P., Abedini, R., Nasimi, M., Aryanian, Z., & Vance, T. M. (2021). A randomized trial of diphenylcyclopropenone (DPCP) combined with anthralin versus DPCP alone for treating moderate to severe alopecia areata. International Immunopharmacology, 99, 107971.
5- Liu, L. Y., Craiglow, B. G., Dai, F., & King, B. A. (2017). Tofacitinib for the treatment of severe alopecia areata and variants: a study of 90 patients. Journal of the American Academy of Dermatology, 76(1), 22-28.
6- Al‐Mutairi, N. (2009). 308‐nm excimer laser for the treatment of alopecia areata in children. Pediatric dermatology, 26(5), 547-550.
Op. Dr. Atilla KAYA
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Op. Dr. Atilla KAYA 1986 yılından bu yana genel cerrahi uzmanı olarak hizmet vermektedir. Kıl dönmesi, hemoroid ve anal fissür gibi makat hastalıkları yanı sıra nasır, siğil ve ben tedavileri uygulamaktadır.