Varis toplumda kadınlar arasında oldukça sık görülen bir damar rahatsızlığıdır. Özellikle ileri yaşlarda neredeyse her 2 kadından birinde az veya çok varislere rastlanmaktadır. Varislerin en sık görüldüğü alan bacaklardır. Ancak varisler yalnızca bacaklarda görülmezler. Bacaklar kadar sık görülmese de genital bölgede de varislere rastlanmaktadır. Bu yazımızda genital bölgede görülen ve vulvar varis olarak adlandırılan varis türünden, nasıl tedavi edilmesi gerektiğinden bahsedilecektir.
Kadınlarda vulva, vajina ve kasık iç kısmında görülen damar genişlemelerine vajinal ya da vulvar varis denmektedir. Yapısal olarak bacaklarda görülen varisler ile tamamen aynıdır. Hatta bacaklarda görülen varisler ile doğrudan alakalı olduğu söylenebilir.
Bacaklarda bulunan damarlar yukarıya yani kasıklara doğru uzanır. Bu nedenle bacaklarda varis olması genital bölgede de varis olması riskini arttırmaktadır. Aynı şekilde genital bölgede varislerin olması da bacak varislerinin oluşmasını tetikleyebilmektedir.
Varislerin oluşmasındaki temel mantık kanın kalbe gidişi esnasında geriye kaçarak damarda birikmesidir. vuvar varislerde tıpkı bacaklarda olanlar gibi kanın kalbe ulaştırılması ensasında geriye kaçmasına bağlı olarak oluşmaktadır.
Ek olarak aşırı ıkınma durumunda bölgedeki toplardamarlara basınç uygulanma damarların genişleyerek varis oluşturmasına neden olmaktadır. Sürekli olarak ağırlık kaldırılması da ıkınma gibi damarlara baskı uygulanmasına ve varis oluşmasına neden olmaktadır.
Toplardamarların genişlemesi cilt dışından kolaylıkla belli olan sorunlardır. İster bacaklarda olsun ister genital bölgede olsun hastanın kendisi tarafından kolaylıkla tespit edilebilir. Vulvar varisler vajinanın dış kısmına doğru konumlanan mor ve genişlemiş damarlardır. Kişilerin kendisi kolaylıkla fark edebilmektedir.
Genişlemiş damarlar ilk etapta hastalarda şikayete neden olmasa da zaman içerisinde ağrı şikayetleri ortaya çıkmaktadır. Ağrı kadar sık görülmese de kaşıntı şikayeti de varis belirtileri arasındadır.
Gebelik döneminde bebeğin büyümesi vajina bölgesine uygulanan baskının artmasına neden olmaktadır. Ayrıca gebelik döneminde değişen hormonlarda varislerin oluşmasına uygun zemin hazırlamaktadır.
Vajinal varisler her gebede görülmez ama bacak varisleri gebelerin büyük çoğunluğunda görülmektedir. Gebeliğe bağlı olarak bacaklarda oluşan varislerin bazen kendi kendine geçebilmektedir. Ancak 1 sene içerisinde geçmeyen varisler kendi kendine geçmez tedavisi gerekir. Maalesef ki vulvar varislerin kendi kendine geçme ihtimali bulunmamaktadır. Gebelik dönemi sonlandıktan sonra tedavisi gerçekleştirilmelidir.
Doğum başlı başına kadınlar için stresli bir olaydır. Birde vajinal varislerin olması anne adaylarını daha çok strese sokmaktadır. Ancak bu stres gereksizdir. Vajinal varislerin normal doğum sürecine hiçbir etkisi bulunmamaktadır.
Varis toplardamarların genişlemesine bağlı olarak ortaya çıkan bir sorundur. Varis tedavisinde ameliyat, lazer, radyo frekans, köpük ve yapıştırma gibi teknikler kullanılmaktadır. Ameliyatsız tedavilerin geliştirilmesi sayesinde varisli damarlar herhangi bir kesi ve dikiş yapılmadan kolaylıkla tedavi edilebilmektedir.
Özellikle vajina bölgesinde ameliyatlı tedavi asla önerilmemektedir. Ameliyatsız yöntemler varken ameliyatın tercih edilmesi akıllıca olmayacaktır. Vajinal varisler varisin boyutuna ve tipine göre köpük ve skleroterapi teknikleri ile tedavi edilmektedir. Bunlar iğneli ya da ilaçlı varis tedavisi olarak bilinen tedavilerdir.
İlaçla varis tedavisinde amaç genişleyen damarların ilaç enjekte ederek kurutulması yani kapatılmasıdır. Bu sayede genişleme ortadan kalkar ve kirli kan damarda birikmez. Varis ve varise bağlı olarak ortaya çıkan şikayetler ortadan kalkmış olur.
İlaçlı tedavi aynı etken madde ile 2 farklı şekilde uygulanmaktadır. İlaç likit halde kullanılır ise skleroterapi, köpürtülerek kullanılırsa köpük tedavisi olarak adlandırılmaktadır.
İnce damarlarda ilaç sıvı olarak, kalın damarlarda ise daha çok yüzeye etki etmesi için körük formunda kullanılmaktadır.
Tedavi enjeksiyon şeklinde yaklaşık 10 dakika kadar bir sürede uygulanır. Kesi ve dikiş olmaması sayesinde pratik bir tedavidir. Tecrübeli ellerde uygulanırsa başarı oranları oldukça yüksektir.
Vajinal damar genişlemelerinin riskli olup olmaması sorunun derecesine göre değişiklik göstermektedir. Hafif düzeyde genişlemeler risk yaratmazlar. Ancak ileri düzeyli olanlar doğum esnasında ya da cinsel ilişki esnasında kanamaya neden olabilmektedir.
Op. Dr. Nihat Aydın
1975 Yılında Malatya'da doğdu. Orta okul ve liseyi Malatya Merkez Gazi Lisesinde okudu. 1994 yılında girdiğim üniversite sınavında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesini 2000 yılında bitirdi.