Blog

  • Kondilom (Genital Siğil) Nedir, Neden Olur?

    Kondilom Nedir?

    Tıp dilinde Kondilom olarak bilinen hastalık anal ve genital bölgede oluşan siğillere verilen genel isimdir. Genital siğil, makat siğili, penis ve vajinal siğil gibi isimlerle de bilinmektedir.

    Siğil Nedir?

    Siğiller, cildin üst katmanında HPV‘nin etkisi ile oluşan iyi huylu cilt lezyonlarıdır. HPV ( Human Papilloma Virus) bu siğillerin oluşmasına neden olan virüstür. HPV nin bazı kaynaklara göre 150, bazı kaynaklara göre ise 200 den farklı türü bulunmaktadır. Farklı tür virüsler vücudun farklı alanlarında siğiller oluşmasına neden olmaktadır.

    Genel olarak siğiller altı ana gruba ayrılmıştır. Bunlar Common, Plantar, Flat, Periungual ve Filiform, Genital ve Makat siğilleridir (Kondilom).

    Kondilom nedir neden olur

    Kondilom Neden Olur?

    Kondilom HPV ye bağlı olarak oluşur. HPV virüsünün 30 da fazla türü genital bölgede ve makat bölgesinde siğil oluşmasına neden olmaktadır. Siğiller genel olarak iyi huylu olmasına karşın kondilomların kanserleşme riski bulunmaktadır. Kanserleşme riski HPV nin türüne göre yüksek riskli ve düşük riskli olarak 2 gruba ayrılmaktadır. Bunlar; düşük riskli HPV tipleri 6, 11, 42, 43 ve 44 tiplerini içerir. Yüksek riskli HPV tipleri 16, 18, 31, 33, 34, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59 tipleridir.

    HPV ye bağlı oluşan kondilomalar serviks, vulva, vajina, anüs ve peniskanserlerine neden olabilmektedir. Özellikle kadınlarda görülen serviks yani Rahim ağzı kanserlerinin büyük çoğunluğunun nedeni HPVdir.

    Her Kondilom Rahim ağzı kanserine neden olmaz. Ancak Rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tamamı HPV virüsü nedeniyle olmaktadır.

    Kondilom Nasıl Ortaya Çıkar?

    Kondilom virüs sebebiyle ortaya çıkan bir sorundur. Bu nedenle temas yoluyla bulaşarak yayılır. Kondilomların en sık bulaşma şekli cinsel temastır. Ancak tek bulaşma yolu cinsel temas değildir. Virüslü kişilerin kullandığı tuvaletler kullanılırsa da bulaşma olabilir. Virüslerin bulaşmasına ortam hazırlayan hamam sauna gibi ıslak zeminlerden de virüsün bulaşma alanlarındandır.

    Kondilomlar virüsle temas olur olmaz ortaya çıkmayabilir. Virüsler bulaştıktan sonra uzunca bir süre pasif olarak canlı kalabilirler. Pasif olarak yani siğil oluşturmadan vücutta bulunduğu döneme virüsün kuluçka evresi denmektedir. Yapılan çalışmalara göre virüslerin hiçbir belirti vermeden vücutta canlı kalabileceği süre 2 hafta ile 8 ay arası olarak tespit edilmiştir.

    Virüsler vücutta pasif halde bulunurlar. Ancak bağışıklık sisteminin zayıflaması ile aktif hale geçerek siğil oluşturabilirler. Bazı bireylerde virüsler siğil oluşturmadan da yok olabilir.

    Kondilomlar yalnızca temas yoluyla kişiden kişiye bulaşmakla kalmaz aynı zamanda kişinin kendisinde de yayılma gösterebilir. Örneğin ilk etapta anüs çevresinde siğiller oluşan bir hasta tedavi olmaz ise siğiller anüs içine doğru yayılabilir. Anüs içine yayılan siğillerin tedavisi ise daha uğraştırıcı olabilir. Aynı şekilde genital bölgede oluşan siğillerde rahim içine doğru yayılarak daha uğraştırıcı bir tedaviye neden olabilir.

    Önerilen Yazı:

    Kondilom Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Kondilom Nasıl Tespit Edilir? Belirtileri Nelerdir?

    Kondilomlar vücudumuzun diğer bölgelerinde olan siğillerle benzerdir. Ciltten kabarık ve pütürlü bir yapısı vardır. Cilt renginde ya da pembemsi renktedirler. Tek tek yaygın halde ya da toplu olarak belli bir alanda gruplaşmış olarak bulunabilirler.
    Kondilomlar ağrı ya da sızlamaya neden olmazlar. Ancak şiddetli kaşıntıya neden olabilirler. Kaşıntının yarattığı tahrişe bağlı olarak kanama ve sızlamaya neden olabilirler.

    Kondilom Ne Kadar Sürede Geçer?

    Kendiliğinden geçmez, uzman doktor tarafından uygun teknoloji ile tedavi edilmesi gerekir. İyileşme süresi hastalığın bulunduğu bölgeye,  doktorun tecrübesine, yaklaşımına ve kullandığı teknolojiye göre değişir.

    Penis bölgesindeki kondilom genellikle 1 ay arayla yapılan iki seansla düzelir, daha fazla seans gerekme ihtimali düşüktür.

    Anüs bölgesi nemli olduğu için daha fazla seans gerekebilir ve 4-8 ay takip ve uygulama gerekebilir.
    Bu süreler radyo frekans yöntemiyle tedavi için geçerlidir, koter ve lazerde bu süreler daha uzundur.

    Kondilom Nasıl Yakılır?

    Yakma kelimesi daha çok koter (elektrokoter) ve lazer için kullanılır, radyo frekans yöntemi daha çok buharlaştırma şeklinde bilinir.

    Koter kaynak makinesi gibi ucu bir yere değdiğinde dokunduğu yeri yüksek ateşle yakar, siğil yanarak duman olur. Radyo frekans radyo dalgalarıyla siğile çarparak ısınıp buharlaşmasını sağlar.

    Kondilom Sadece Cinsel Yolla mı Bulaşır?

    Yaygın inanış ve en yaygın bulaşma yolu cinsel ilişkidir ama farklı temas yoluyla da bulaşabileceği yönünde bilgiler vardır.

    • Kondilomu olan anneden doğum esnasında bebeğine bulaşabilir.
    • Klozete oturan kişide siğil varsa sonra oturan kişiye bulaşabilir.
    • Taharet musluğuna virüs bulaşmış elle dokunan kişiden bulaşabilir.
    • Hastada kullanılan alet steril edilmezse sonraki hastaya bulaşabilir.
    • Lazer epilasyon yapılan cihazın kafası uygun şekilde steril edilmezse bir sonraki kişiye bulaşabilir.

    HPV Kansere Neden Olur mu?

    Evet özellikle kadınlarda görülen rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tek suçlusu HPV’dir, son yıllarda makat kanserine neden olabileceği yönünde bilimsel yayınlar yayınlanmaya başlanmıştır. Erkeklerde de penis kanserine neden olabileceği söylense de kesin ortak bilgi yoktur. Gırtlakta veya yutakta görülen kanserlerde de HPV ye rastlanmaktadır.

    HPV Vücuttan Tamamen Temizlenir mi?

    HPV virüsü bulaştığında vücudun bağışıklık sistemi devreye girer ve virüsle karşılıklı mücadele başlar. Virüsün çoğalması bağışıklık sisteminden daha fazla olursa karşımıza klinik bulgularıyla çıkar.

    Tedaviyle vücuttaki virüs yoğunluğu hızlı bir şekilde azaltıldığında bağışıklık sistemi geride kalan küçük yayılmaları iyileştirir ve tekrar hastalık olmasını engeller. Normal şartlarda bağışıklık sistemi HPV yi vücuttan tamamen temizler. Ancak organ nakli gibi, kanser tedavisi gibi bağışıklığın baskılandığı durumlarda virüs yeniden alınırsa hastalık yeniden ortaya çıkar.

    Kondilomu Önleme Yolları Nelerdir?

    En başarılı önleme yolu aşı yapılmasıdır. Şu an Türkiye’de en tehlikeli 4 tipe karşı koruyan dörtlü aşı bulunmaktadır ve bu yaptırılmalıdır. Amerika’da bu 4 tip yanı sıra tehlikeli 5 tipe karşı daha koruyan yani dokuzlu aşı da vardır. Dünya Sağlık Örgütünün aşı yaptırma önerisi şu şekildedir; 24 yaş altında ve cinsellikle tanışmamış kız çocuklarına toplam 3 doz yapılmalıdır. Her ne kadar el yüz bölgesi siğillerine aşı yaptırılmasını öneren doktorlar olsa da konu hakkında fikri olmayanların yanlış öneridir.

    Kondilom tedavisi yapılan klinikte klozette her kullanımda değişen naylon örtü (totolet) yoksa mümkün olduğunda oturarak kullanılmamalıdır.

    En fazla bulaşma yolu cinsel ilişki olduğu için mutlaka prezervatif kullanılmalıdır, prezervatif % 100 koruyucu olmadığı için şüpheli ilişkilerden kaçınılmalıdır.

    Şüpheli oluşum görüldüğünde muayene olunmalıdır.

    Kondilomu olduğu bilinen kişilerle dokunsal temas kurulmamalıdır.

    Klinik veya hastaneye gidildiğinde tuvaletlerin hijyenik olduğuna dikkat edilmelidir.

    Kadınlarda Görüldüğü Yerler

    • En sık görüldüğü yer vajina girişidir (vulva)
    • Servix denilen rahim ağzı
    • Vajina iç duvarları
    • Oral seks yapanlarda ses tellerinde, yutakta ve gırtlak içinde görülebilir.
    • Normal siğil vücudun her yerinde çıkabilir.

    Erkeklerde Görüldüğü Yerler

    • Anüs, daha çok homosexüellerde ve bisexüellerde görülür.
    • Penis
    • Etek bölgesi
    • Boğaz, dudaklar, ses telleri, bademcik üstleri (daha çok oral seks yapanlarda görülür ama öpüşme ile de bulaşabilir)

    Kondilom Tanısı Nasıl Konur?

    Hastalar hızlı büyümesi ve hızlı yayılması sebebiyle kendi teşhisini koyarlar ama kesin teşhis için uzman muayenesi doğru olur.

    Gözle muayeneyle genellikle kesin ve doğru tanı konabilir.

    Şüpheli durumlarda biyopsi alınıp patoloji laboratuvarında mikroskobik incelemeyle kesin teşhis konur.

    HPV teşhisi yanı sıra tip gerekiyorsa tip tayini yapmak daha doğru bir yaklaşımdır. Patolojik incelemeye benzer şekilde parça alınır, genetik laboratuvarında gen incelemesi yapılarak tipi tayin edilir. Tip tayinindeki amaç kanser oluşturma potansiyeli olan tiplerin tespit edilmesi durumunda sonraki yaşam boyunca rahim ağzı kanseri açısından yakından takip edilir.

    Kondilomun Kanserle İlişkisi

    Siğiller kanserle ilişkilendirilmese de maalesef ki kondilomların kanserle ilişkisi kanıtlanmıştır. Kanser türü ve risk seviyesi HPV nin türüne göre farklılık göstermektedir. Bazı türler düşük riskli iken bazı türlerin kanser oluşturma riski oldukça yüksektir. Özellikle tip 16, 18, 31 ve 33 yüksek riskli türlerdir.

    2002 yılında 5 milyon kanser hastası arasında yapılan bir çalışmada HPV nin 500 bin kanser hastasını etkilediği tespit edilmiştir. Aynı çalışmada rahim ağzı kanseri hastaları incelendiğinde %100 unun, anüs kanseri hastalarının da %90ının HPV virüsü ile bağlantılı olduğu tespit edilmiştir.

    Rahim ağzı kanserinin risk faktörlerinin araştırıldığı bir çalışmada ilk cinsel ilişkinin erken yaşlarda olmasının rahim ağzı kanseri riskini arttırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca yaşam boyunca çok sayıda cinsel partnerin olması, erken yaşlarda gebelik ve doğum, tütün kullanımı, hormonal kontraseptifler de rahim ağzı kanseri riskini arttırmaktadır.

    Makat ve genital bölgede oluşan kondilomlar tedavi edilmez ise yayılma gösterebilir. Partnerinize ve hatta aile bireylerinize bulaşabilir. Ayrıca tedavi edilmeyen kondilomların zamanla kanserleşme riski de bulunmaktadır. Bu nedenle kondilomlar fark edilir edilmez en erken dönemde tedavisinin yapılması tavsiye edilmektedir.

    Kondilom Koterizasyonu Nedir?

    Makat, penis ve rahim ağzı gibi alanlarda ortaya çıkan kondilomların elektrik akımı, radyo dalgaları, ısı ve kimyasal yöntemlerin kullanılması ile tedavisine “kondilom koterizasyonu” ismi verilmektedir.

    Tedavide kullanılan ameliyatsız ve avantajlı yöntemler hakkında detaylı bilgi almak için kondilom tedavisi yazımıza geçebilirsiniz.

    Bağırsakta Siğil Olur mu?

    Kalın bağırsağın son parçası olan rektum denilen kısımda olur, daha ileri bulaşma ihtimali olmadığı için olmaz.

    Kaynak:
    1- Burd, E. M. (2003). Human papillomavirus and cervical cancer. Clinical microbiology reviews, 16(1), 1-17.

    2- Anic, G. M., & Giuliano, A. R. (2011). Genital HPV infection and related lesions in men. Preventive medicine, 53, S36-S41.

    3- Cutts, F. T., Franceschi, S., Goldie, S., Castellsague, X. D., De Sanjose, S., Garnett, G., … & Markowitz, L. (2007). Human papillomavirus and HPV vaccines: a review. Bulletin of the World Health Organization, 85, 719-726.

    4- Plummer, M., Peto, J., Franceschi, S., & International Collaboration of Epidemiological Studies of Cervical Cancer. (2012). Time since first sexual intercourse and the risk of cervical cancer. International Journal of Cancer130(11), 2638-2644.

  • Yağlı Egzama (Seboreik Dermatit) Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?

    Egzama Latince Seboreik Dermatit anlamına gelen ve çeşitli sebeplerle ortaya çıkan birçok türü olan cilt reaksiyonudur. Hayati önemi olmasa da hem estetik olarak sorun teşkil eder, hem de kaşıntı ve diğer şikayetler hastaları rahatsız eder. Erişkin makat kaşıntılarının önemli bir kısmı anal dermatit denilen egzama kaynaklıdır.

    Bebeklik ve Yetişkin Farkı Nedir?

    Bebeklerde genellikle diğer sorunlarla karıştırılır. Bebeklerde görülen konak denilen sorun bir egzama türü değildir çocuğun deri değişim hızının çok yüksek olmasından dolayı ölü deri birikmesidir ve genellikle uygun şampuanlarla düzelir. Erişkinlerdekinde ise temel sorun farklıdır ya alerjik bir reaksiyondur ya da mantara karşı alerji benzeri vücut reaksiyonudur. (1)

    yağlı egzama tedavisi nasıl yapılır

    Yağlı Egzama Bulaşıcı mıdır?

    Bulaşıcı bir hastalık değildir. Her ne kadar %60 kadarında mantar tespit edilse de malessezia furfur denilen bu mantar normal şartlarda neredeyse her insanda olan ama hastalık yapmayan bir mantardır yani mantar hastalığından biraz farklıdır. Malessezia furfur’un derideki yoğunluğu arttığında sorun yaratır.

    Egzama Türleri Nelerdir?

    Atopik dermatit, daha çok çocuk yaşlarda ortaya çıkar, kir, toz, çeşitli gıdalarla ortaya çıkabilir.

    Kontakt dermatit, deriyi rahatsız eden deterjan, sabun vs. sebebiyle olur.

    Gravitasyonel, gebelik döneminde görülür, muhtemelen stres kaynaklıdır.

    Stres Egzaması, ağır streslerde artar.

    Egzama Neden Olur?

    Çeşitli maddelere (sabun, bulaşık deterjanı vs) ve gıdalara (çilek, kuru yemiş, baharatlar vs.) karşı alerji şeklinde ortaya çıkan atopik dermatit en sık görülenidir, 2. sırada vücudun yağ salgısının fazla olduğu yerlerde ve kıllı bölgelerde görülen yağlı egzamadır.

    Kafa derisinde görülenlerde malessezia furfur adlı mantar suçlanmaktadır. Hastaların % 60-70 kadarında bu mantarın varlığı tespit edilmiştir. (2)

    Sakallı bölgelerde jiletin tahrişine bağlı olarak da gelişebilmektedir.

    Klinik Bulgular ve Belirtiler

    • Vücut derisi veya saçlı deride kızarıklık
    • İltihaplı görünüm
    • Kaşıntı, özellikle koltukaltı, kasık ve kafa derisi gibi yerlerde daha rahatsız edici düzeylerde olabilmektedir.
    • Islaklık hissi, kafa derisinde bu durum saçın yağlanması şeklindedir.
    • Kıllı bölgelerde kepeklenme, deri değişim hızı artar ve öle deri üretimi fazlalaşır. (3)
    • Sivilcede artış, gençlerde sivilce oluşumu yağ metabolizması ile yakından ilgilidir.
    • Sık enfeksiyon, derinin direncinin azalmasına bağlıdır.
    yağlı egzama tedavisi nasıl yapılır

    Yağlı Egzama Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Önemli olan şikayetlerin ve görselliğin düzeltilmesidir. Özellikle yüz bölgesindeki hastalıklı deri görünümü hastayı çok rahatsız edebilmektedir bu sebeple görsellik önemlidir. Tedavide yaygın olarak kortizonlu merhemler kullanılır, ancak kortizonlu merhemler uzun süre kullanıldığında çeşitli yan etkilere oluşturması sebebiyle bitkisel kortizonlar ve diğer cilt yatıştırıcı ilaç ve ürünler tercih edilmelidir.

    Türkiye’de bitkisel kortizon içeren tek merhem Pruzon Merhemdir.

    Türkiye’de üretilen egzama şampuanlardan Seboderm Şampuan’da klimbazol bulunmaktadır, diğer şampuanlarda itrakonazol veya ketokonazol bulunmaktadır.

    Bitkisel kortizon (fitosteroid) dendiğinde akla gelen ilk ürün meyan kökü extractı (glycyrrhiza glabra)olup, tıpta kortizon yerine yaygın olarak kullanılmaktadır. Bitkisel kortizonlar diğer kortizonların yaptığı yan etkilere (ciltte incelme, kilo artışı, kılcal damarlarda artış, kızarıklık, dayanıksızlık vs.) sebep olmayıp, güvenle kullanılabilirler.

    Bunun dışında çinko oxit cilt rahatlatıcı olarak, mikrop öldürücü olarak ise kalamin ve TTO (Tea Tree Oil- çay ağacı yağı) kullanılır. (3)

    Kafa derisi ve kaş, koltukaltı gibi diğer kıllı bölgelerde % 60 oranında mantar sorumlu olduğu için bu bölgeler yıkanırken içeriğinde climbazol olan şampuanlar tercih edilmelidir. Climbazol çok eski bir molekül olmadığı için diğer mantar öldürücüler olan ketokanazol ve itrakonazol den daha etkilidir.
    Tüm bunlara ek olarak sebep bulunabiliyorsa ortadan kaldırılmalıdır. (4)

    Diğer vücut bölgelerinde olan yağlı egzamada (seboreik dermatit- seborrheic dermatitis) genellikle sebep bulunamadığından direk tedavi başlanır. Stres başlatıcı ve ilerletici etkilere sahip olduğundan stresle mücadele edilmelidir.

    Vücudun tüm bölgelerindeki egzamalar için bölgesel tedavi uygularken mutlaka günde 10 mg B7 vitamini (Biotin) de birlikte alınmalıdır.

    Egzama Tekrarlar mı?

    Evet egzamalar tekrar etme ihtimali olan bir hastalıktır. Sebep bulunup ortadan kaldırılabilirse tekrarlamaz. Ama sebebi bulunamadığında tekrarlaması durumunda tedavi yeniden başlanır. Yağlı egzama tedavisinde özellikle Pruzon hekimler tarafından tavsiye edilmektedir. Pruzon yüz, koltukaltı, kasıklar, kulak arkası gibi deri bölgelerinde başarıyla kullanılabilir ama saçlı deri gibi kıllı bölgelerde daha çok şampuan ve losyonlar tercih edilmelidir. Bir defa olumlu sonuç alındıysa tekrarladığında panik ve stres yapmaya gerek yoktur, yeniden tedavi başlandığında düzelecektir. (5)

    Yağlı Egzama Nasıl Önlenir?

    Yukarıda yazılan olabilecek sebepler tespit edildikçe devreden çıkarılmalıdır. Saçlı deride ise günlük şampuan olarak Climbazol içeren şampuanlar tercih edilmelidir, yeterli gelmeyecek kadar ileri düzeydeyse şampuanla birlikte losyon da kullanılmalıdır. Aşırı yağlanma varsa dermatoloji uzmanı kontrolünde Roaccutane Tablet kullanılabilir.

    Yağlı Egzama Saç Döker mi?

    Her ne kadar hastaların neredeyse tamamı egzamanın olduğu dönemde saç dökülmesi olduğunu veya dökülmenin arttığını ifade etse de bu konuda ciddi tereddütler olsa da kesin bir kanıt bulunamamıştır. Mikrobik olmayan bir tür iltihabi reaksiyon olduğu için saçı dökebildiği gibi kıllı bölgelerde sivilcelere neden olarak da saçı dökebilir.

    Birlikte saç dökülmesi varsa ve başka bir dökülme sebebi yoksa egzamanın tedavisi ile dökülme de durur. Ek olarak genetik dökülme gibi bir dökülme sebebi varsa egzamanın tedavisi ile birlikte dökülmeye yönelik tedavi de yapılmalıdır.

    Kliniklerimizde yağlı egzama tedavisi yapılmamakta olup makalemiz hasta bilgilendirme amacıyla paylaşılmıştır. Makalemizde en ayrıntılı ve doğru bilgileri bulabilirsiniz.

    Kaynak

    1- Karakurt, D. Y., Yücel, E., Özçeker, D., & BESER, F. (2020). Atopik Dermatit Tanılı Çocuklarda Banyo Alışkanlıkları ve Egzama Şiddetine Etkisi. Çocuk Dergisi20(3), 83-88.

    2- Okan, G., & Özarmagan, G. (2013). Atopik Dermatitin Bas-Boyun Tutulumunda Malassezia Mantari ve Ev Tozu Akarlarinin Rolü/The Roles of Malassezia Yeast and House Dust Mites in Atopic Dermatitis with Head and Neck Involvement. Turk Dermatoloji Dergisi7(1), 18.

    3- Borda, L. J., & Wikramanayake, T. C. (2015). Seborrheic dermatitis and dandruff: a comprehensive review. Journal of clinical and investigative dermatology3(2).

    4- Knight, T. E., & Hausen, B. M. (1994). Melaleuca oil (tea tree oil) dermatitis. Journal of the American Academy of Dermatology30(3), 423-427.

    5- Turner, G. A., Matheson, J. R., Li, G. Z., Fei, X. Q., Zhu, D., & Baines, F. L. (2013). Enhanced efficacy and sensory properties of an anti‐dandruff shampoo containing zinc pyrithione and climbazole. International journal of cosmetic science35(1), 78-83.

    6- Peters, A. S., Kellberger, J., Vogelberg, C., Dressel, H., Windstetter, D., Weinmayr, G., … & Radon, K. (2010). Prediction of the incidence, recurrence, and persistence of atopic dermatitis in adolescence: a prospective cohort study. Journal of allergy and clinical immunology126(3), 590-595.

  • Ben (Nevüs) Nedir, Neden Olur?

    Ben toplumda neredeyse herkeste olan bir cilt lezyonudur. Bu nedenle az çok herkes benlere aşinadır. Bazı insanlarda küçük küçük birçok ben varken bazı insanlarda ise büyük tek bir ben bulunabilir. Bu yazımızda benlerin ne olduğundan ve neden oluştuğundan, kanserle ilişkisinden ayrıntılı olarak bahsedeceğiz.

    ben nedir neden olur

    Ben Nedir, Nasıl Oluşur?

    Halk arasında ben olarak bilinen cilt lezyonları tıbbi olarak nevus olarak adlandırılır.

    Vücudumuzda melanosit isminde hücreler bulunmaktadır. Bu hücreler melanin adı verilen madde üretiminde sorumludur. Melanin maddesi ciltte renk düzenini sağlar. Bu hücrelerin belli bir alanda toplanması benlerin oluşmasına neden olmaktadır.

    Ben oldukça sık karşılaşılan bir cilt problemidir. Bazı benler doğuştan bulunur bazı benler ise sonradan gelişir. Yapılan çalışmalar doğuştan olan benlerin her 100 bebekten 1’inde görülebileceğini tespit etmiştir.

    Danimarka’da yeni doğan bebeklerde ben görülme oranlarının araştırıldığı bir çalışma yapılmıştır. Çalışmada rastgele 314 bebek seçilmiş ve doğumdan sonraki 96 saat içine ben oluşumu olup olmadığı kontrol edilmiştir. Bebeklerde 3 tanesinde (%1inde) doğumla birlikte nevus oluşumları tespit edilmiştir.

    Benlerinizi ameliyatsız yöntemlerle aldırmak için ben tedavisi sayfamızı inceleyebilirsiniz.

    Doğuştan var olan benlerin araştırıldığı başka bir çalışmada Oxford’daki bir doğum hastanesinde dünyaya gelen 1012 bebek incelenmiştir. Bebeklerde 12 tanesinde yani %1.2 tanesinde doğuştan ben lezyonları bulunduğu tespit edilmiştir.

    Ben Türleri Nelerdir?

    Benler doğuştan olabilir ya da sonradan oluşabilir. Özelliklerine ve yapısına göre benler çeşitli gruplara ayrılmaktadır. Benler genel olarak 3 grupta incelenmektedir. Bunlara tıp literatüründe malenositik nevusler ismi verilmektedir. Bunlar;

    – Edinsel Melanositik Nevus
    – Konjenital Melanositik Nevus
    – Diğer Nevusler

    Edinsel Melanositik Nevusler

    Hayatın ilk yıllarında ortaya çıkan nevuslerdir. 30 lu yaşlara kadar artış gösterip sonrasında azalabilirler. Genellikle 20li yaşlarda maksimum sayısına ulaşırlar. Bir bireyde ortalama 40 adet ben bulunması normal kabul edilir.

    Konjenital Melanositik Nevus

    Kişilerde doğuştan bulunan benlerdir. Ortalama olarak her yüz bebekten birinde konjenital nevusler görülebilmektedir. Benler genel olarak iyi huylu olmasına karşın doğuştan ve büyük çaplı olan olanlarda kanser gelişme riski bulunmaktadır.

    Diğer Nevusler

    Diğer nevusler ise tıbbi olarak farklılıklar gösteren çeşitli benleri içermektedir. Bunlar;displastik, common, hola, blue, miescher, meyerson, spitz, red ve köklü nevus gibi benlerdir.

    Benler Kansere Neden Olur Mu? Kanserleşen Benler Nasıl Ayırt Edilir?

    Benleri büyük çoğunluğu iyi huyludur. Ancak nadir de olsa kanserleşme eğiliminde olan benler bulunmaktadır. Bu benlerin tespit edilmesi için ABCDE kuralına başvurulmaktadır. Kural 1985 yılında ABCD olarak ilk defa tanınmış 2004 yılında ise ABCDE olarak genişletilerek literatüre girmiştir.

    Bu kural sayesinde kanserleşme riski olan benler tespit edilerek tedavi edilebilir.

    A ( Asimetri ): Benin bir yarısının diğer yarısı ile aynı olmaması yani asimetrik bir şekle sahip olması kanserleşme riski bulunduğu anlamına gelmektedir.

    B Border (Sınır): Benin sınırlarının düzensiz olması kanserli benlere ait bir özelliktir. Bu nedenle risk oluşturmaktadır.

    C Color ( Renk) : Benin kendi içerisinde renk düzensizlikleri bulunması da risk oluşturmaktadır.

    D Diameter (Boyut): 6mm den büyük olan benlerde kanserleşme riskinden şüphelenilmektedir. Ayrıca zaman içerisinde büyüme eğiliminde olan benlerde risk oluşturmaktadır.

    E Evolving ( Değişim): Benin yapısında, boyutunda ve renginde zaman içinde değişim gözlenmesi risk oluşturmaktadır.

    ABCDE kuralının bir veya birkaç maddesine uyum sağlayan benlerde kanserleşme riski olmasından şüphelenilir. Bu nedenle bu özellikleri taşıyan benler için mutlaka doktora başvurulması gerekmektedir.

    Kanserli Ben Nasıl Tespit Edilir?

    ABCDE kuralına göre riskli bulunan benlere kesin tanı konulması için patoloji uygulaması yapılmaktadır.

    Patoloji uygulaması için genellikle ameliyatla benden parça alındığı düşünülür. Ancak patoloji için ameliyata ya da bene kesi uygulanmasına gerek yoktur.

    Patoloji incelemesi için dermal punch adi verilen cihaz yardımı ile benin üst kısmından ince bir doku alınır. Alınan ince doku laboratuvara gönderilerek incelemesi yapılır.

    Ben Kanatılırsa veya Koparsa Ne Olur?

    Ben normal derinin katmanlarından bazılarının kontrolsüz büyümesi veya gelişmesiyle ortaya çıkar yani normal deriye akın bir yapısı vardır doğal olarak yaralanarak kanarsa normal derideki yaralanmadan farklı düşünülmez ve yara bakımı yapmak yeterlidir.

    Ben dış etkilerle kopup düşerse bir miktar kanama olur ki bu önemsiz bir durumdur, ben koptuğunda tabandaki tutunduğu alandan yeniden ortaya çıkması beklenir, benin kopması tam tedavi olduğu anlamına gelmez. Benzer şekilde kökünden bağlanarak düşürülen benlerin de tekrar oluşması beklenir.

    Benler Ne Zaman Tehlikeli Olur?

    Benler genellikle her zaman tehlikelidir ama bu tehlikeyi abartmaya gerek yoktur çünkü normal deri de kanserleşebilir yani normal deri de tehlikelidir. Ancak güneşi dik gören vücut bölgelerindeki koyu renkli benler güneşin zararlı ışınlarına daha fazla maruz kalacağı için daha riskli denebilir.

    Bunun dışında benin şekil değiştirmesi, kenarlarında düzensizlikler ortaya çıkması, her zamankinden daha hızlı büyümesi, üzerinde 1-2 haftada tamamen geçmeyen yara çıkması kanserleşme bulgusu olabileceğinden tehlikeli hale geldiği düşünülmelidir.

    Özellikle orta yaş ve üzerinde güneşi gören alandaki benlerin üzerinde yara çıkması BCC (bazal cell carcinom) denilen kanseri akla getirilmelidir çünkü deri kanserleri arasında en sık karşılaşılanı BCC dir.

    Ben için Ne Zaman Doktora Başvurulmalıdır?

    Ben normalde vücutta olmaması gereken bir sorundur. Her ne kadar yüksek risk taşımasa da özellikle koyu renkli olanlar risk grubuna sokulur. Vücut için gerekli olmadığından her ben aldırılmalıdır ve bunun için doktora gidilmelidir, bu acil olmayıp keyfe keder gidilebilir.

    Ancak var olan benlerde şu değişikler fark edilirse vakit kaybetmeden uzman doktor görüşü alınmalıdır.

    • Renkli benlerin kenarlarında küçük çıkıntılar şeklinde kenar düzensizliği gelişmesi
      Alışılmıştan daha hızlı büyümesi
    • Koyu renge doğru kısa sürede renk değiştirmesi
    • Yüzeyinde yara oluşması
    • Basit travmalarla kanaması
    • Ağrı eklenmesi
    • Benin etrafında ya da lenf dolaşımının devam ettiği uzak mesafede bezeler çıkması
    • Ailede deri veya ben kanseri öyküsü olması

    Gibi durumlarda uzman görüşü alınmalı onun önerisi (takip, biyopsi, tedavi vs) doğrultusunda hareket edilmelidir.

    Kaynakça:
    https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/3655021
    Kroon, S., Clemmensen, O. J., & Hastrup, N. (1987). Incidence of congenital melanocytic nevi in newborn babies in Denmark. Journal of the American Academy of Dermatology, 17(3), 422-426.

    Goss, B. D., Forman, D., Ansell, P. E., Bennett, V., Swerdlow, A. J., Burge, S., & Ryan, T. J. (1990). The prevalence and characteristics of congenital pigmented lesions in newborn babies in Oxford. Paediatric and perinatal epidemiology, 4(4), 448-457. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2267186

  • Kıl Dönmesi Tedavisi Nasıl Yapılır, Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

    Kıl dönmesi tedavisi için birçok tedavi denenmiştir. Uygulanan ameliyatlarda kesi miktarının çok olması ve sağlıklı doku kaybına neden olması yeni teknikler aranmasına neden olmaktadır. Eski usul olarak tabir edilen tekniklerde çok fazla kesi yapılmakta ve iyileşme süreci oldukça uzun zaman almaktaydı. Ancak geliştirilen çağdaş teknikler sayesinde kesi miktarı azaltılmış ve hasta konforu yükselmiştir.

    kıl dönmesi tedavisi nasıl yapılır

    Eski usulde en sık uygulanan teknikler açık bırakma, bascom, flapdir. Güncel olarak uygulanan en gelişmiş teknik ise mikro sinüsektomi tekniğidir.

    Tedavi olmadan önce aşağıda anlattığımız tüm yöntemleri detaylı inceleyerek gereksiz doku kaybı yaşamanın önüne geçebileceğinizi unutmayın.

    Kıl Dönmesi Tedavisinde Uygulanan Yöntemler

    Açık Bırakma

    Doktor açısında uygulaması kolay ancak hasta açısından tedavi süreci ve sonraki süreç zor olan bir tekniktir.

    Bu teknikte kıl dönmesinin olduğu alan genişçe kesilerek çıkarılır. Kesi yapılan alana dikiş atılmaz. Kendi kendine dolması beklenir. Yeni oluşacak deri kılların geçişine daha dirençli olacağı için kendi kendine dolmak üzere açık bırakılır.

    Ancak kesi yapılan alanın bu şekilde açık bırakılması beraberinde birçok riski getirmektedir. Açık alandan enfeksiyon oluşabilir. Ayrıca yara iyileşene kadar günlük bakım ve pansuman yapılması gerekebilir.

    Ameliyat sonrasında 4-10 gün arası istirahat gerekmektedir. Sonrasında ise yara iyileşene kadar yani yaklaşık 6 ay boyunca özenli bir bakım gerekmektedir. Bu dönemde yara bakımı dikkatli yapılmaz ise enfeksiyon oluşabilir.

    kıl dönmesi nasıl tedavi edilir

    Flap Ameliyatı

    Eski usul uygulanan bir diğer ameliyat ise flap ameliyatıdır. Uygulanış şekline göre farklı şekillerde isimlendirilmektedir. Eski usul ameliyatlar arasında tekrar riski az olandır. Ancak çağdaş ameliyatlara nazaran zor ve riskli bir tedavidir.

    Açık bırakma tekniği genel anestezi ile uygulanır. Flap ameliyatı için ise lokal anestezi yeterlidir. Ancak tedavi sonrasında yaklaşık 10 gün istirahat gerekmektedir. Tedavi sonrasında dikiş atıldığı yani yara kapatıldığı için enfeksiyon riski çok daha azdır.

    Flap ameliyatında kıl dönmesi hattı çıkarılır ve yanlardan sağlıklı doku getirilerek kesi yapılan alana yerleştirilir. Bu sayede iyileşme daha kısa sürer. Ancak sağlıklı doku kesildiği için çağdaş tekniklere göre dezavantajlı bir tekniktir.

    Bascom Ameliyatı

    Sağlıklı doku kaybını azaltmak ve hasta konforunu yükseltmek için alternatif olarak geliştirilen tekniklerden ilki Bascom ameliyatıdır.
    Amaç daha az kesi ile kıl dönmesi kapsülünün vücuttan çıkarılmasıdır. Bascom lokal anestezi ile 15 dakika gibi bir sürede uygulanabilmektedir.

    Eski usul tedavilere göre oldukça avantajlı bir tekniktir. Hasta konforu da oldukça yüksektir.

    Mikro Sinüsektomi

    Çağdaş teknikler arasında en son geliştirilen ve en avantajlı olan tekniktir. Oldukça minimal (2*2) bir kesi ile kıl dönmesi kendisini saran kapsül ile birlikte vücuttan çıkarılmaktadır.

    Küçük bir cerrahi işlem olması sayesinde bölgesel uyuşturma ile 10-15 dakika içerisinde uygulanabilmektedir. Ayrıca küçük çaplı bir operasyon olması sayesinde de hasta aynı gün işime ve sosyal hayatına dönebilmektedir. Tedavi sonrasın pansuman gibi yara bakımlarına ihtiyaç duyulmaz.

    Uygulama için hastane ortamına gerek duyulmaz. Klinik ortamında kolaylıkla uygulanabilir. Bu sayede hem pratik hem de ekonomiktir.
    Ayrıca kesi miktarı az olması sayesinde estetik anlamda istenmeyen bir görüntü oluşmaz. Bu sayede görsel anlamda rahatsızlık hissedilmez. Eski usul ameliyatlarda ciddi yara izleri kalmaktaydı. Bu nedenle mikro sinüsektomi görsel anlamda da oldukça avantajlıdır.

    Lazerle Kıl Dönmesi Tedavisi

    Lazerle kıl dönmesi tedavisi ortalama 2-3 cm kadar bir alanın lokal anestezi ile uyuşturulmasının ardından 2mm çağında lazer probunun deri altına gönderilmesi ve burada biriken kıl, tüy ve yabancı maddelerin lazer ışığı ile yakılmasıyla gerçekleştirilmektedir.

    İşlem sonrasında hasta 15-20 dakika kadar salonda dinlendikten sonra toplu taşıma aracı veya kendi aracıyla günlük hayatına ara vermeden devam edebilir.

    İşlem lokal anestezi altında yapıldığından hasta herhangi bir ağrı hissetmez. Tedavi sonrasında uyuşturucunun etkisi geçtiğinde ağrı kesiciye ihtiyaç duyulmayacak derecede minimal bir ağrı olabilir.

    Kıl Dönmesinden Korunmak İçin İpuçları

    Kıl dönmesi önlem alınarak korunulabilecek bir sağlık sorunudur. Ayrıca eski usul tekniklerle tedavi olan hastalarda da tekrar riski yüksektir. Bu nedenle özellikle bu grupta bulunan bireylerin koruyucu önlem alması gerekmektedir.

    Klasik yöntemlerle ameliyat olan 307 hastada tekrarlama sıklığı araştırılmış ve yaklaşık olarak %30 civarında olduğu tespit edilmiştir.
    En önemli husus saçların ve kılların kuyruk sokumu bölgesine düşmesini engellemektir. Bunun için atlet giyilebilir. Atlet kullanımı kılların kuyruk sokumu bölgesine ulaşmasını engeller. Ayrıca kıllar düşse bile orada tutunmasına izin vermemek amacı ile sık sık su ile temizlik yapılmalıdır. Kıllar bölgede tutunamazsa cilt altına da geçemez.

    Araştırmalar fazla kilolu bireylerde risk oranının daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Bu nedenle kilo kontrol altına alınarak kıl dönmesi ve birçok hastalıktan korunmak da mümkündür.

    Kıl Dönmesi Apsesi Nasıl Boşaltılır?

    Bütün apseler gibi en incelen yer bölgesel olarak uyuşturulur, apsenin rahat boşalacağı ve sonra cerahatin rahat akabileceği kadar deri kesilerek boşaltılır. Boşaltma işleminden sonra apse boşluğu serumla yıkanabilir, mikrop öldürücülerle temizlenebilir. Kısa sürede kapanıp yeniden apse olmaması ve cerahatin pasif şekilde akabilmesi için içerisine geçici bir dren konabilir.

    Kıl Dönmesi İçin Krem Var mı, İyi Gelir mi?

    Kremlerin ve ilaçların deri altında birikmiş yabancı cisimleri boşaltma, eritme ya da temizleme gibi bir etkisi olamayacağı için hiçbir olumlu etkisi olmaz tam tersi hastalığın tedavisini geciktirerek zarar verir. Piyasada bu anlamda satılan ürünler olsa da tamamen ameliyat korkusunu paraya çevirme düşüncesiyle üretilmiştir.

    Kıl Dönmesi Ağrısı Nasıl Geçer?

    Aslında ağrısız bir hastalıktır, ağrı varsa iltihap başlamış veya iltihap ilerleyip apseleşmiş anlamına gelir ve acil müdahale gerekir.

    Kıl Dönmesi İçin Hangi Doktora Gidilir?

    Kıl dönmesi belirtileri gözlenir gözlenmez doktora başvurulması önerilmektedir. Bu sayede erken tedavi avantajlarından faydalanmak mümkün olabilir.

    Kıl dönmesi makat hastalıkları grubunda yer almaktadır. Bu nedenle makat hastalıkları ile ilgilenen proktoloji branşı tercih edilmelidir. Proktoloji genel cerrahinin makat bölgesi ile ilgilenen alt branşıdır.

    Kıl Dönmesi Tedavisi Bitkisel Yöntemlerle Olur mu, Nasıl Yapılır?

    Kıl dönmesi deri altında kıl, tüy, elbise tozu gibi cisimlerin birikmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Deri altındaki bu yabancı cisimler temizlenmedikçe asla tedavisi mümkün değildir. Dışarıdan uygulanacak ilaçlar, kremler veya bitkisel karışımlar bu kılları dışarı çıkaramayacağı için tedavi edici etkisi olması imkansızdır.

    İnternette kendini tıp profesörü gibi lanse eden oysa tıp fakültesinin kapısından bile girmemiş, hayatında kıl dönmesi görmemiş ve nasıl bir hastalık olduğu konusunda hiçbir fikri olmayan birileri internette çeşitli bitkisel kürler önermiş olsa da bu şarlatanlıktır ve zaman kaybı dışında işe yaramaz.

    Kıl dönmesinin bitkisel ürünlerle tedavi edileceğine dair bir tek bilimsel çalışma dahi yapılmamıştır çünkü bilime aykırı bir yaklaşımdır.

    Kaynakça:
    https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/30463753

  • Kıl Dönmesi Nedir, Neden Olur, Kimlerde Görülür ve Belirtileri Nelerdir?

    Makat bölgesinde görülen hastalıkların belirtileri birbirleri ile benzerlik göstermektedir. Bu nedenle sıklıkla birbirine karıştırılabilmektedir. Belirtilerin bilinmesi ve takip edilmesi doğru ve erken teşhis açısından önemlidir.

    Bu yazımızda sıklıkla karşılaşılan ve makat bölgesi hastalığı olarak kategorize edilen kıl dönmesi hastalığının neden ve nasıl olduğundan, belirtilerinden ve tedavi tekniklerinden ayrıntılı bir şekilde bahsedeceğiz.

    kıl dönmesi nedir, neden olur ve belirtileri nelerdir

    Kıl Dönmesi Nedir

    Kıl dönmesi kuyruk sokumuna yakın bölgede görülen bir hastalıktır. Tıbbi olarak pilonidal sinüs olarak tanımlanmaktadır.

    Pilonidal sinüs içi kılla dolu kapsül ya da kıl yumağı olarak tarif edilebilir. Saçlardan, enseden ve sırttan dökülen kılların, saçların ve tüylerin kuyruk sokumuna dökülmesi ve bölgede sürtünmenin etkisi ile cilt altına geçmesi ile oluşmaktadır.

    Kıl Dönmesi Neden Olur?

    Kuyruk sokumu bölgesinde cilt ince bir yapıdadır. Bu ince yapı ve kalçaların sürtünmesi bölgeye düşen kılların sürtünme ile birlikte deri altına geçmesine neden olabilmektedir.

    Deri altına geçen kılları vücudumuz yabancı madde yani düşman olarak algılar ve bir kapsül içerisine hapseder. Bu kapsüle kıl dönmesi kapsülü ismi verilmektedir.

    Pilonidal sinüs probleminin %95’i kuyruk sokumu bölgesinde görülmektedir. Nadiren ise göbek deliği çevresinde görülebilmektedir.

    Saçlar Neden ve Nasıl Deri Altına Girer?

    Saçların ve kılların deri altına girmesi kulağa ilginç gelmektedir. Ancak tıbbi olarak bakılırsa nasıl girdiği kolaylıkla anlaşılabilir. Yetersiz hijyen, yanlış ve uzun saatler oturmak, aşırı kilolu olmak gibi durumlar saçların cilt altına geçmesine uygun zemin hazırlamaktadır.

    Doğrudan olmasa da saç dökülmesi de kıl dönmesine ortam hazırlayan durumlar arasındadır. Günlük ortalama 100 tel saç dökülmesi normaldir. Dökülen bu kıllar saçlardan koparak doğrudan sırttan kuyruk sokumu bölgesine düşmektedir.

    Eğer hijyene yeteri kadar dikkat edilmesi ve kılların orada tutunmasına izin verilirse kalçaların neden olduğu sürtünme ile birlikte kıllar deri altına geçmektedir. Kıl giriş deliği oluştuktan sonra ise kıllar kolaylıkla cilt altına geçebilmektedir.

    kıl dönmesi tedavisi

    Kıl Dönmesi Kimlerde Görülür?

    Kıl dönmesi riskini arttıran durumların tespit edilmesi için 322 hasta ile bir çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmada hastalığın erkeklerde kadınlardan 2 kat fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Hastalığın en erken görülme yaşı erkekler için 19 kadınlar için ise 21 olarak tespit edilmiştir.

    Ayrıca çalışmaya katılan kıl dönmesi hastalarının %34 ünün fazla kilolu olduğu ve %44’ünün de sürekli oturarak çalışan bireyler olduğu tespit edilmiştir.

    1000 Türk askeri arasında yapılan bir çalışmada 88 kıl dönmesi hastası olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan 18 tanesinin ailesinde de kıl dönmesi olduğu, 58 tanesinin uzun yol şoförü olduğu ve 34 tanesinin de 90 kilo üzerinde olduğu tespit edilmiştir.

    Kıl dönmesi ve meslek arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir çalışmada ise 4 saatten fazla oturmayı gerektiren mesleklerin kıl dönmesi risk grubunda olduğu tespit edilmiştir. Bunlar uzun saatler oturan ofis çalışanları, öğrenciler, uzun yol sürücüleri gibi mesleklerdir.

    Risk grubunda olmayan bir birey için risk yaklaşık olarak %25 civarında iken 4 saatten uzun süre oturan kişilerde risk %70 üzerine çıkmaktadır.

    Fazla kilolu olmak ve kıl dönmesi arasında ki ilişkinin araştırıldığı bir çalışmada ise kilolu bireylerde riskin %37 daha fazla olduğu anlaşılmıştır.

    Yukarıda kıl dönmesi ile alakalı yapılan bilimsel çalışmalar paylaşılmıştır. Elde edilen ortak verilere göre uzun süre oturanlarda ve kilolu olanlarda kıl dönmesi riski artmaktadır.

    Uzun süre oturmak kılların kuyruk sokumunda konumlanmasına, fazla kilolu olmak ise kalçalardaki sürtünmenin artmasına neden olan riski yükseltmektedir.

    Kıl Dönmesi Belirtileri Nelerdir?

    Birçok hastalıkta olduğu gibi hastalığın ayırt edici belirtileri tespit edilerek hastalar tarafından ön doğru tanı konulabilir. Bu sayede hastalık erken dönemde tespit edilip erken tedavi avantajlarından yararlanılabilir. Kıl dönmesi de hastaların kendisi tarafından tespit edilebilir.

    Kıl Giriş Delikleri Kıl Dönmesinin Ayırt Edici Belirtisidir.

    Kılların cilt altına geçebilmesi için kendine bir yol bulması gerekmektedir. Kılların deri altına geçmek için açtığı deliğe giriş delikleri denebilir. Bir veya birden fazla olabilir. Bu deliklerin hastanın kendisi tarafından kontrol edilmesi zordur. Bu nedenle bir yakınından eşinden veya annesinden yardım alabilir.

    Kuyruk Sokumunda Şişlik Kıl Dönmesi Belirtilerindendir.

    Kılların cilt altına birikmesi ile birlikte bölgede bir kıl kapsülü oluşur. Ve bu kapsül kuyruk sokumu bölgesinde şişliğe neden olur. Ayrıca vücudumuz bu kılları yok etmek için bir salgı salgılar. Cilt dışına çıkamayan bu salgılar deri altında birikerek apse oluşturabilir. Apse oluşumu da şişlik ve beraberinde ağrıya neden olabilir.

    Salgının cilt dışına sızması ise akıntı, ıslaklık ve kötü koku gibi rahatsız edici şikayetlere neden olabilmektedir.

    Özetle kıl giriş deliklerinin oluşması, kuyruk sokumunda şişlik ve apse oluşumu, akıntı, ıslaklık ve kötü koku gibi belirtiler kıl dönmesi habercisi olabilir. Bunlardan bir veya birkaçının görülmesi halinde mutlaka uzman bir doktora başvurulmalıdır.

    Kıl Dönmesi Nasıl Anlaşılır?

    Kuyruk sokumunda akıntı, şişlik, delik, ağrı varsa akla kıl dönmesi gelmelidir. Bu bulgulardan bir veya daha fazlası doktor tarafından da tespit edilirse kesin kıl dönmesi olduğu anlaşılır.

    Kıl Dönmesi Nerede Olur?

    Her ne kadar tek nedeni kıl olduğu düşünülse de, yapılan mikroskobik incelemelerde kıldan başka deri döküntüsü, elbise tozu gibi yabancı cisimlerin de olduğu görülmüştür. Nasıl oluştuğu konusunda en çok kabul gören görüşe göre ense, sırt, omuz bölgesinden dökülen kıllar, deri döküntüleri, elbise tozu gibi maddeler oturup kalkma hareketleriyle deriyi delip deri altına girer ve hastalığı oluşturur. aygın olarak konuşulanın aksine bölge kıllarının deri altına dönmesinden kaynaklanmaz.

    Kıl Dönmesinin Zararları Nelerdir, Tedavi Edilmesi Şart mı?

    Zararı hastanın yaşam kalitesini düşürmesidir, bölgede olan akıntı ve ağrı gibi şikayetler hastayı rahatsız eder. Tedavi edilmezse yeni giriş ve çıkış delikleri oluşur ve bekledikçe ilerleyeceği için giderek daha büyük bir ameliyata ihtiyaç duyulur. Ayaktan uygulanabilen ve aynı gün işe dönülebilen çağdaş yöntemleri yapılabilmesi için ilerlemesi beklenmemelidir.

    Kıl Dönmesine Hangi Doktor Bakar?

    Kıl dönmesi tedavisi için proktoloji yani makat hastalıkları konusunda tecrübeli bir genel cerrahi uzmanına başvurabilirsiniz.

    IDEA Klinik tüm şubelerinde makat hastalıkları uzmanları (proktolog) kıl dönmesi tedavisinde en avantajlı yöntem olan mikro sinüsektomi tekniğini uygulamaktadır. İletişim kanallarımızdan muayene randevusu alabilir ve aynı gün dakikalar içinde tedavi olarak günlük hayatınıza ara vermeden devam edebilirsiniz.

    Kaynakça
    1- Søndenaa, K., Andersen, E., Nesvik, I., & Søreide, J. A. (1995). Patient characteristics and symptoms in chronic pilonidal sinus disease. International journal of colorectal disease, 10(1), 39-42. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/7745322
    2- Akinci, Ö. F., Bozer, M., Uzunköy, A., Düzgün, Ş. A., & Coşkun, A. (1999). Incidence and aetiological factors in pilonidal sinus among Turkish soldiers. The European journal of surgery, 165(4), 339-342. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10365835
    3- http://turkjgastroenterol.org/sayilar/207/buyuk/11401.pdf
    4- Varnalidis, I., Ioannidis, O., Paraskevas, G., Papapostolou, D., Malakozis, S. G., Gatzos, S., … & Makrantonakis, N. (2014). Pilonidal sinus: a comparative study of treatment methods. Journal of medicine and life, 7(1), 27. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3956091/

  • Siğil Tedavisi Nasıl Yapılır, Hangi Doktora Gidilir?

    Siğili olan kişiler genellikle doktora gitmek yerine evde ilaç ya da bilimsellikten uzak bazı tekniklerle siğilleri tedavi etmeyi denemektedir. Bu anlamda en sık başvurulan teknik kimyasal ürünler (asit) kullanılarak siğillerin yakılmaya ya da çürütülmeye çalışılmasıdır. Elbette uygulanan kimyasal ilaç siğilleri yakabilir.

    Ancak siğillerle beraber cildinizde bulunan sağlıklı dokuyu da yakarak kalıcı olarak çukurluk ve iz kalmasına neden olabilir. Bu nedenle siğil tedavisinin doktor kontrolünde yapılması önerilmektedir. Ayrıca tedavinin doktor kontorülünde yapılmasının bir diğer avantajı ise virüse bağlı olarak tekrar eden siğillere müdahale edilmesidir.

    Siğil Tedavisi İçin Hangi Doktora Gidilir?

    Siğil tedavisi de tıpkı ben tedavisi gibi 2 farklı branş tarafından yürütülmektedir. Bunlar cildiye ve genel cerrahi branşlarıdır. Genel cerrahi doktorlarının teknolojik ekipmanları daha fazladır. Bu sayede daha etkili ve az iz bırakan tekniklerle siğillerinizden kurtulmanızı sağlayabilirler.

    Siğil Tedavi Teknikleri

    Siğillerin hangi teknik ile tedavi edileceği yani alınacağı başvurulan doktor ve branşa göre farklılık göstermektedir. Dermatoloji uzmanları siğil tedavisi için krioterapi tekniğini kullanmaktadır. Genel cerrahi uzmanları ise elektro koter ve radyo frekans tekniklerini kullanmaktadır. Siğil tedavisinde sık sık lazer cihazının adı anılsa da ciltten kabarık lezyonlarda lazer cihazının etkisi yetersiz kaldığı için önerilmez.

    lazerle siğil tedavisi youtube

    Krioterapi ile Siğil Tedavisi

    Dondurma tedavisi olarak da bilinmektedir. Amaç siğile sıvı azot uygulayarak sıcaklığının düşürülmesidir. Bu sayede siğil çürüyerek kopar. Ancak azotun ne kadar derine etki edeceği tam kestirilemeyeceği için bazı durumlarda istenmeyen doku kayıpları yaşanabilmektedir. İstenmeyen doku kaybına en aza indirmek için uygulama birkaç seansta tamamlanabilir. Ancak buna rağmen iz kalma riski bulunmaktadır. Ayrıca azot uygulanması maalesef ki ciddi boyutta can yanmasına neden olmaktadır.

    Elektro Koter Tekniği ile Siğil Tedavisi

    Koter cihazı elektirk enerjisini ısı enerjisine dönüştüren oldukça güçlü bir cihazdır. Çok yüksek ısı yayması sayesinde ameliyatlarda neşter görevi ile kullanılabilmektedir. Ayrıca ben ve siğil tedavisinde de sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak etkisi kuvvetli olduğu için tıpkı azot tedavisinde olduğu gibi istenmeyen doku kaybı yaşanması riski bulunmaktadır. Bu nedenle çok dikkatli bir şekilde ve tecrübeli bir doktor tarafından uygulanmalıdır.

    Radyo Frekans ile Siğil Tedavisi

    Radyo frekans cihazı koter cihazı ile oldukça benzerdir. RF cihazı radyo dalgalarını ısı enerjisine dönüştürmektedir. Ancak koter kadar güçlü olmasına karşın hassas şekilde ayarlanabilen bir cihazdır. Bu sayede cilt üzerinde milimetrik buharlaşma yapılmasına olanak sağlamaktadır.

    Bu şekilde milimetrik buharlaşma yapılabilmesi iz ve çukurluk kalması riskini en aza indirmektedir.

    Siğiller toplumda herkes tarafından bilinen cilt lezyonlarıdır. Tıbbi olarak Warts adı ile anılmaktadır. Bu yazımızda herkesin aşina olduğu siğillerin neden olduğundan ve nasıl tedavi edileceğinden bahsedeceğiz.

    Siğil Nedir?

    Ciltte ortaya çıkan karnabahar görünümlü kabarık lezyonlara siğil ismi verilmektedir. Siğiller HPV ye yani insan papilloma virüsüne bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. HPV nin bulaşmasına bağlı olarak cildin üst kısmında kontrolsüz bir büyüme meydana gelir.

    HPV nin 200 den fazla farklı türü bulunmaktadır. Siğillerin oluşum alanı neden olan HPV türüne göre değişiklik göstermektedir. Görüldüğü yere göre makat siğili, genital siğil, common, plantar, flat, filiform ve periungual şeklinde sınıflara ayrılmaktadır.

    Siğil Türleri Nelerdir?

    Makat siğili, genital siğil, common, plantar, flat, filiform ve periungual siğil türleridir.

    Common Warts

    Ortak siğiller, yaygın siğiller gibi isimlerle anılır. En çok görülen siğil çeşididir. Ellerde ve parmaklarda görülür. Nadiren vücudun başka alanlarında da common warts görülebilir. Yaygın siğiller en çok çocuklarda ve gençlerde görülmektedir.

    Cilt renginde ya da pembemsi bir renge sahiptir. Ciltten kabarık lezyonlardır. Bu tür siğiller genellikle ortaya çıktıktan bir süre sonra kendiliğinden kaybolurlar.

    Yaygın siğiller zararsızdır. Ancak bazı durumlarda doktora başvurulması önerilmektedir. Görüntüsünde, renginde ve şeklinde değişiklikler ortaya çıkarsa, ağrıya neden olursa, çok fazla siğil oluşmaya başlarsa doktora başvurulması önerilmektedir.

    Plantar ( Ayak Siğilleri)

    Ayaklarda görülen siğillere plantar ismi verilmektedir. En sık topuklarda görülmektedir. Onun dışında daha çok ayağın ağırlığa maruz kalan kısımlarında ortaya çıkabilmektedir. Normal siğiller ciltten kabarık olacak şekilde cilt dışına doğru büyür. Ancak plantar siğiller tıpkı nasır gibi cildin altına doğru büyümektedir.

    Bu nedenle sıklıkla ayaklarda oluşan nasırlar ile karıştırılmaktadır.
    Ayaklarda oluşan küçük kesik ve sıyrıklar virüsün bulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle havuz, sauna ve ortak kullanıma açık soyunma odaları gibi alanlarda risk daha fazladır.

    Flat (Düz Siğiller)

    Yüz bölgesi ve kollarda görülen siğillerdir. Kalça ile dizler arasında kalan uyluk bölgesinde de düz siğillere rastlanabilmektedir. Bağışıklık sistemi henüz yeteri kadar gelişmeyen çocuk ve gençlerde sıklıkla rastlanmaktadır.

    Düz siğiller diğer siğillere göre daha küçüktür. Genellikle 2-3 mm kadar küçüktürler.

    Filiform ( Ağız, Burun Siğilleri)

    Ağız, burun, çene, boyun ve göz kapakları bölgesinde oluşan siğillerdir. Küçük ve cilt renginde olan siğillerdir. Cilt renginde olmasına rağmen bazı filiform siğiller estetik olarak istenmeyen görünüme neden olabilmektedir.

    Periungual (Tırnak Siğilleri)

    Siğiller yapısal olarak ağrıya neden olan lezyonlar değildir.Ancak bulundukları konuma göre ağrıya neden olabilirler. Periungual siğiller tırnak çevresinde ve tırnak altında görülebilir. Özellikle tırnak altında oluşan siğiller tırnağın büyümesi ile ağrıya neden olabilmektedir.

    Kondilom ( Makat ve Genital Bölge Siğilleri)

    Siğiller zararsız ve şikayete neden olmayan lezyonlardır. Ancak kondilomlar bulunduğu bögede kaşıntıya neden olmaktadır. Ayrıca neden olan HPV türüne göre Rahim ağzı, anüs ve penis kanseri gibi kanser türlerine neden olabilmektedir.

    200 den fazla türü olan HP nin yaklaşık olarak 40 dan türü makat ve genital bölgesinde oluşan siğiller ile ilişkilendirilmektedir. HPV 18 ve 16 kadınlarda ortaya çıkan Rahim ağzı kanserlerinin başlıca sebebidir. Ayrıca 31, 33, 45, 52, 58 tür virüslerde kanserle ilişkisi yüksek olan kanserlerdir. HPV 11 ve 6 makat ve genital bölgede siğile neden olan düşük riskli türlerdir.

    Makat ve genital bölgede ortaya çıkan siğillerle alakalı ayrıntılı bilgi almak için https://www.ideatip.net/kondilom-genital-sigil-nedir-neden-olur başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.

    Siğil Neden Çıkar?

    Siğillerin ortaya çıkmasının nedeni HPV virüsüdür. Virüsün kişiye bulaşması siğillerin oluşması için yeterlidir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde siğil oluşumları daha sık görülmektedir.

    Siğiller cinsel temas, siğilli kişi ile temas, siğilli kişinin kullandığı eşyalara temas ve ortak kullanım alanlarından bulaşabilmektedir. Özellikle hamam suana gibi ıslak zeminler siğilleri bulaşmasına uygun zemin hazırlayan ortamlardır. Çıkmasını engellemenin tek yolu siğili olan biriyle dokunsal anlamda temas kurmamaktır.

    Siğil Nasıl Bulaşır?

    Siğiller HPV virüsüne temas edilmesi ile bulaşır. Ancak siğil oluşumları temas sonrasında hemen oluşmayabilir. Virüs pasif olarak vücutta canlı kalıp uygun zaman bulduğunda siğil oluşturabilir. Uygun zamandan kasıt kişini bağışıklık sisteminin zayıf olduğu zamandır. Bağışıklık sisteminin zayıflaması virüslerin aktif hale geçerek siğil oluşturmasına neden olmaktadır.

    Siğil Kökü Nasıl Çıkarılır?

    Siğil yani HPV (human papillom virüs) genellikle papillomatöz yani çıkıntı şeklinde büyüyen bir hastalıktır. Derinin üst tabakasından gelişir ve giderek büyüyen bir kabarık şeklinde ilerler. Yani derinin üst tabakasından başlayıp dışarı doğru büyür, deri altına ilerleme ihtimali yoktur, kök şeklinde bir yapıya sahip değildir ve doğal olarak yüzeysel şekilde alınması yeterlidir. Kökü olmadığı için kökün çıkarılması da gerekmez.

    Kanarsa Ne Olur?

    Makat bölgesindeki siğiller nemden dolayı tahriş olmaya müsaittir, büyürse kaşıma, oturma, kıyafetin sürtünmesi gibi küçük travmalarla tahriş olarak ya da koparak kanama yapabilir. Genellikle ciddi bir kanama yapmaz ve kendiliğinden durur. Makat dışı el yüz bölgesindekiler ise koparsa onu besleyen damarlar açığa çıkarak kanayabilir bu durumda 2-3 dakika üzerine basmak yeterli olur. Kanama sık oluyorsa kalıcı tedavi planlamak doğru olur, bu şekilde ilerlemesi, yayılması ve başka insanlara bulaşması da engellenmiş olur.

    Siğilin İçindeki Siyah Noktalar Nedir?

    Siğillerin bazıları tamamen kahverengi olabildiği gibi noktasal kahverengilikler de olabilmektedir. Bu siğilin tipinden kaynaklanabileceği gibi vücudun deriye renk vermek için salgıladığı melanin adlı madde siğilin içinde de sentezlenebilmektedir. Lezyonun olduğu bölgede melanosit hücreleri varsa melanin salgılar ve siğilin içinde siyah noktalar oluşabilir.

  • Plazma İle Ben Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Ben yani tıp dili ile nevüsler estetik açıdan rahatsızlığa neden olabilen cilt lezyonlarıdır. Benler cildimize rengini veren melanin isimli hücrelerin kontrolsüz olarak bir araya toplanmasına bağlı olarak ortaya çıkan dokulardır. Bazı benler yüzeysel bazı benler ise ciltten kabarık et benleri şeklindedir.

    Estetik açıdan rahatsızlık veren benlerin tamamı ameliyatsız yöntemlerle, kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Ameliyatsız ben tedavi yöntemlerinden en sık kullanılanlardan birisi de plazma ile ben aldırma yöntemidir. Bu yazımızda İstanbul İdea Klinikte görev yapan medikal estetik uzmanı Op. Dr. Atilla Kaya Plazma ile ben sildirme ile ilgili en sık sorulan soruları cevaplandıracaktır.

    plazma ile ben tedavisi nasıl yapılır

    Plazma (Plexr) İle Ben Aldırma

    Plazma ile ben aldırma ameliyatsız yani kesi ve dikiş olmadan uygulanan bir yöntemdir. Halk arasında plexr ile ben aldırma, plexr ile ben sildirme şeklinde de anılabilmektedir.

    Plazma ile ben sildirme cerrahi yöntemlerle ben tedavisine göre oldukça avantajlıdır.

    Plazma yöntemi ile ben silme işleminde amaç cildin üst yüzeyinde bulunan ve cildin renginden farklı olan dokuların buharlaştırılarak ciltten uzaklaştırılmasıdır. Plazma yöntemi sayesinde ciltte bulunan renkli melanin dokuları kontrollü bir şekilde, sağlıklı dokular zarar görmeden buharlaştırılabilmektedir.

    Plazma yöntemi elektor koter ve radyo frekans cihazına benzer bir etkiye sahiptir. Ancak elektro koter ve rf yöntemi ile ben aldırma işleminde cihazlar ben dokusuna temas edilerek tedavi uygulanır. Plazma yönteminde ise plexr cihazı ben dokusuna yani cilde temas etmez. Cilde yaklaştırılan plazma cihazı sayesinde cilt ve cihaz arasında kalan hava plazmaya dönüşmekte ve bu sayede istenmeyen ben dokusunun ciltten buharlaştırılmasını sağlamaktadır.

    plazma yöntemiyle ben tedavisi

    Hangi Benler Plazma Yöntemi İle Alınabilir?

    Benlerin birçok farklı türü bulunmaktadır. Genel olarak kabarık (yani ciltten çıkıntı halinde olan et benleri) ve yüzeysel (leke şeklinde) olan benler olarak ikiye ayrılmaktadır.

    Plazma cihazının gücü RF cihazına göre daha düşüktür. Bu nedenle et benlerinin tedavisinde plazma cihazı pek tercih edilmez. Cihazın gücünün düşük olması et beni tedavisinin uzun sürmesine neden olmaktadır. Bu dezavantaj yüzünden et benlerinin tedavisinde plazma yöntemi tercih edilmez. Et benleri ameliyatsız olarak RF (radyo frekans) yöntemi ile alınmaktadır.

    Yüzeysel, ciltten hafif kabarık benlerin tedavisinde ise plazma yöntemi sıklıkla tercih edilmektedir. Güneş lekesi gibi yüzeysel cilt lezyonlarının tedavisi de plazma yöntemi ile güvenli bir şekilde yapılabilmektedir.

    Plazma ile Ben Sildirmenin Avantajları

    Yüzeysel benlerin silinmesinde en sık kullanılan yöntemlerden birisi plazma tedavisidir. Plazma yönteminde ciltte herhangi bir kesi ve dikiş olmaması sayesinde tedavi sonrasında iz kalma riski yok denecek kadar azdır.

    Plazma ile ben tedavisi tecrübeli biri tarafından yapılırsa ben aldırma sonrasında ya hiç iz kalmaz ya da ancak konuşma mesafesinde dikkatle bakınca belli olabilecek hafif bir iz kalabilir.

    Plazma tedavisi oldukça pratik bir işlemdir. Çoğu zaman lokal uyuşturmaya bile gerek kalmadan birkaç dakika içerisinde uygulanabilmektedir.

    Ağrı eşiği düşük olan hastalarda talebe göre lokal uyuşturma yapılır. Bu sayede ben alma işlemi tamamen acısız bir şekilde gerçekleştirilebilir.

    Plazma ile ben tedavisi sonrasında cilt hızla iyileşir. Ve ben alınan yer kısa sürede cildin diğer kısımları ile aynı renge kavuşur.
    Ameliyatsız ben aldırma yöntemlerinden birisi de krioterapi yani dondurma yöntemidir. Bu yöntemde ben dokusuna sıvı azot uygulanarak ben dokusunun çürütülerek ciltten uzaklaştırılması amaçlanır. Ancak bu yöntemde sağlıklı çevre dokuların zarar görme riski bulunmasından dolayı önerilmez.

    Plazma tedavisinde çevre dokuların zarar görme riski bulunmaz. Bu sayede iz kalma riski yok denecek kadar azdır.

    Plazma İle Ben Silme Nasıl Yapılır?

    Tedavi öncesinde herhangi bir ön hazırlık gerekmez. Alınacak ben dokusu ve çevresi antiseptik sıvı ile silinir. Daha sonra eğer hasta isterse lokal uyuşturma yapılır. İstemezse dire tedaviye başlanır.

    Plazma cihazı ile cilt yüzeyinde bulunan ben dokusu kontrollü bir şekilde kademeli olarak buharlaştırılır. İşlem benin büyüklüğüne göre saniyeler içerisinde ya da dakikalar içerisinde tamamlanır.

    Tedavi sonrasında doktorunuzun önereceği iz kremini kullanmanız yeterlidir.

    Ben Alındıktan Sonra İyileşme Süreci

    Ben alındıktan sonra işlem yapılan alan yara iyileşir gibi iyileşir. İlk olarak işlem yapılan alan kabuk bağlar. Daha sonra kabuk kendiliğinden düşer ve cilt kendisini toplayarak çevre dokularla aynı rengi alır.
    Yaranın kendi kendine iyileşmesine müdahale edilmemelidir. Kabuğun vaktinden önce kaldırılmaması gerekmektedir.

    Plazma ile Ben Aldırmanın Yan Etkisi Var Mıdır?

    Hayır. Plazma cihazı ile ben sildirmenin herhangi bir yan etkisi yoktur. Güvenle uygulanabilir.

    Ben Tedavinde Kullanılan Diğer Yöntemler Nelerdir?

    Ben tedavi yöntemleri lazer, plazma, radyo frekans, ameliyat ve krioterapi (dondurma) tedavisidir.
    Ameliyat ile ben aldırma yönteminde tedavi edilen benden daha dikkat çekici bir dikiş izi kalmaktadır. Bu nedenle ameliyat yöntemi önerilmemektedir.

    Krioterapi ile ben aldırma yönteminde ise uygulanan sıvı azot sağlıklı dokulara zarar vererek iz kalmasına neden olabilmektedir. Riskli bir yöntem olmasından dolayı dondurma yöntemi de önerilmemektedir.

    Lazerle Ben Aldırma

    Ameliyatsız ben aldırma yöntemleri arasında en çok tercih edilen yöntemlerden birisi lazerle ben aldırmadır. Lazerle ben tedavisi yalnızca yüzeysel ve koyu renkli benlerin tedavisinde kullanılabilmektedir.

    Lazer cihazı yalnızca koyu renkli lekeleri ve benleri görmektedir. Bu nedenle cilt rengine yakın ve açık renkte olan benlerin alınması için lazer yöntemi uygun değildir.

    Et benlerinin tedavisinde de lazer cihazının etkisi yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle et beni tedavisinde lazer yöntemi kullanılmamaktadır.

    Radyo Frekansla Ben Aldırma

    Radyo frekans cihazı radyo dalgalarını ısı enerjisine dönüştüren bir cihazdır. Cihazın yüksek ısısı sayesinde ben dokusu ciltten buharlaştırılarak yok edilmektedir.

    Yüzeysel ve kabarık olmak üzere tüm benlerin tedavisinde güvenle kullanılan bir yöntemdir.

    Ben aldırma yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

    Plazma ile Ben Aldırma Ücretleri

    Ben aldırma ücretleri benin yapısına, boyutuna ve sigortanızın olup olmamasına göre hesaplanmaktadır. Güncel ben aldırma ücretleri hakkında bilgi almak için tıklayınız.

    Kaynak
    1- Rossi, E., Farnetani, F., & Pellacani, G. Applications of plasma exeresis in dermatology.
    2- Zheng, X., He, S., Li, Q., Chen, P., Han, K., Wang, M., … & Zeng, K. (2018). Successful treatment of verrucous epidermal nevus with fractional micro-plasma radio-frequency technology and photodynamic therapy. Journal of Cosmetic and Laser Therapy, 20(6), 357-359.
    3- Stratton, E. K. (1930). Nevus pigmentosus et pilosus verrucosus: its removal by means of electrocoagulation. Journal of the American Medical Association, 94(16), 1233-1233.

  • Ameliyatsız Makat Çatlağı Tedavisi Nasıl Yapılır?

    Makat çatlağı kremle ve botoks enjeksiyonu ile tedavi edilebilmektedir. Her iki tedavide de amaç makat kaslarını gevşeterek kasılmaları engellemek ve yaranın iyileşmesine olanak sağlamaktır. Akut dönemde tespit edilen durumlarda ilk olarak ilaç tedavisi denenir. İlaçla tedavi edilemeyen ve kronik olan fissürlerde ise botox enjeksiyonu tedavisi yapılır.

    Botoxla Makat Çatlağı Tedavisi

    Botox maddesinin geçici olarak kasları felç etme yani etkisiz bırakma özelliği bulunmaktadır. Fissürün olduğu bölgeye botox enjeksiyonu yapılarak kaslar geçici olarak devre dışı bırakılır. Ve bu sayede yara zaman içerisinde iyileşir.

    Botox Yönteminin Avantajları

    -Botox uygulaması bir dakika gibi kısa bir sürede uygulanabilmektedir. Yaşanılan şikayetler ilacın enjekte edilmesi ile azalmaya başlar. Yaklaşık 10 gün gibi bir sürede yaşanılan tüm şikâyetler ortadan kalkmaktadır.

    – Başarı oranı oldukça yüksektir.

    -Ameliyatsız yani kesi uygulanmadan yapılan bir tedavi olması sayesinde makat kasları zarar görmez. Tedavi sonrasında özel bir bakıma ihtiyaç duyulmaz.

    – Narkoz kullanılmaması sayesinde narkozun sebep olabileceği yan etkiler bertaraf edilmiş olur ve herhangi bir istirahat dönemine ihtiyaç duyulmaz.

    -Hastane yatışı gibi prosedürler olmaması sayesinde ekonomik bir tedavidir. Ayrıca iş gücü kaybına neden olmaz. Hasta aynı gün işine dönebilir.

    makat çatlağı tedavisi youtube

    Makat Çatlağı Nasıl Geçer?

    Yüksek lifli gıdalarla beslenmek kabızlığı engellemek ve buna bağlı olarak oluşan makat hastalıklarının önüne geçebilmek için en önemli faktördür. Yetişkinlerde günlük ortalama 25-35 gram lif alınması gerekmektedir. Lifli beslenmenin yanı sıra bol su tüketilmelidir. Lifli beslenmek ve bol su tüketmek dışkının yumuşaması için çok önemlidir. Bunun dışında dışkılama esnasında meydana gelen ağrının ve kabızlığı azaltmak için acı tüketimine dikkat edilmelidir.

    Başlangıç aşamasında olan anal fissür rahatsızlığı çoğu zaman kendiliğinden iyileşebilir. Makatta meydana gelen çatlak açık bir yaradır bu sebeple anüsle çevresini temiz ve kuru tutmak doğal iyileşme sürecinin de hızlanmasına yardımcı olmaktadır.

    Gün içerisinde sıcak su oturma banyosu yapılması önerilir. İçine oturabileceğiniz sıcaklıkta suyu küvete, leğene veya benzeri bir kaba koyarak içine oturabilirsiniz. Sıcak su oturma banyosunun bir sınırı yoktur, gün içinde istenildiği kadar yapılabilir.

    Sıcak su banyosundan sonra bölgeyi tamamen kurutarak anuflex merhem kullanabilirsiniz.

    Kremle Makat Çatlağı Tedavisi

    Piyasada makat çatlağı için üretilmiş birkaç ürün bulunmaktadır. Bunlardan bitkisel içerikli olan anuflex ön plana çıkmaktadır. Makat çatlağı için üretilmiş sentetik içerikli ürünleri yan etkisi anuflexin bitkisel içeriği sayesinde bertaraf edilmiştir. Bu nedenle yan etkisiz ve güvenli bir şekilde kullanılabilir.

    ameliyatsız makat çatlağı tedavisi

    Anuflex içeriğinde bulunan bitkisel özler sayesinde makat kaslarında gevşeme sağlar. Bu sayede kasılmalar engellenmiş olur ve yaranın iyileşmesine olanak sağlanır. Ayrıca yara iyileştirme özelliği sayesinde fissürün de iyileşmesine katkı sağlayarak iyileşme sürecinin destekler.

    Tedaviye ek olarak uyuşturma etkisi sayesinde dışkılama öncesinde kullanılması ile dışkılama sonrası yaşanan acı ve ağrıyı engeller.

    Anal Fissür Nasıl Önlenir?

    Anal fissür her zaman önlenebilecek bir rahatsızlık değildir ancak alınacak tedbirler doğrultusunda riski oldukça minimal bir hale getirmeniz mümkündür.

    – Anal bölgeyi kuru ve temiz tutmaya özen gösterin.
    – Kabız kalmayın
    – Bol sıvı tüketin
    – Lifli yiyecekler tüketin
    – Hareketsizlikten kaçının
    – İshal varsa çözüm bulun

    Makat Çatlağı (Anal Fissür) İçin Hangi Doktora / Bölüme Gidilir?

    Makatta çatlak yani anal fissür rahatsızlığının muayene ve tedavisi için proktoloji (makat hastalıkları) konusunda tecrübeli genel cerrahi uzmanlarını tercih edebilirsiniz. IDEATIP’ın tüm şubelerinde yeterli donanımlara sahip tecrübeli proktoloji uzmanları görev yapmakta olup bu rahatsızlığın tedavisinde ameliyatsız yöntemler tercih edilmektedir.

    Ne Zaman Doktora Gidilmelidir?

    Makat çatlağı çok şiddetli ağrıya ve az miktarda parlak kırmızı kana sebep olabilmektedir. Anal bölgede sürekli ve tekrarlayan travma yaşanması makat çatlağı oluşumunda rol oynamaktadır. Doğum, ters ilişki, sert ve şiddetli dışkılama anal fissürün oluşumunda rol oynayan nedenlerdir. Evde uygulayacağınız yöntemler herhangi bir olumlu sonuç getirmiyor şikayetler aynı düzeyde devam ediyor veya artış gösteriyorlarsa doktora başvurmanız önerilmektedir.

    Kaynak:

    1- Jahnny, B., & Ashurst, J. V. (2020). Anal fissures. In StatPearls [Internet]. StatPearls Publishing.

    2- Newman, M., & Collie, M. (2019). Anal fissure: diagnosis, management, and referral in primary care. The British Journal of General Practice69(685), 409.

    3- Schlichtemeier, S., & Engel, A. (2016). Anal fissure. Australian prescriber39(1), 14.

  • Silgi Lazer (Exoterme) İle Kılcal Damarların Tedavisi

    Fonksiyonu silgiyle silmek gibi olduğu için silgi lazer dense de marka ismi exotherme lazer, son yıllarda piyasayı ele geçiren Çin malı lazerlerden farklı olarak Fransız üretimidir. Satış fiyatı yüksek olduğu için belirli merkezlerde bulundurulabilmektedir ve yaygınlaşamamıştır.

    İstanbul’da IDEA Klinik Bakırköy ve Kadıköy şubesinde rutin kullanılmaktadır.

    Varis tedavisi için geliştirilen diğer lazerlere ve skleroterapi, radyo frekans gibi teknolojilerden bazı üstünlükleri vardır ve bu üstünlükleri sebebiyle hastalar tarafından tercih edilmektedir.

    exoterme silgi lazerle kılcal damar tedavisi

    Exotherme Lazer Üstünlükleri

    – Vücuttaki (bacak, yüz, burun kenarları) tüm kılcal damarların tedavisinde kullanılabilmektedir.
    – Başlıkta kullanılan soğutma sistemi sayesinde uygulama acısızdır.
    – Yine soğutma sisteminin performansı sayesinde acı olmadığı gibi deride yanık oluşmaz.
    – Cihazı kullanan var olan kılcalları 10-20 kat büyüterek ekranda görerek müdahale ettiği için hata payı sıfıra yakındır.
    – Jule değeriyle doz ayarlaması sayesinde kişiye özel secim yapılarak başarısı arttırılmaktadır.
    – Uygulama esnasında hasta isterse damarlarının nasıl yok edildiğini ekrandan izleyebilmektedir.
    – 980 nanometre ışık üreten karbon dioxit lazerdir ve yan etkileri minimaldir.(1)

    Exotherme Lazerin Diğer Lazerlerden Farkı Nedir?

    Başlığına eklenen kamera sayesinde her şey net bir şekilde görülerek uygulanır, kullanıcı koruyucu gözlük takma zorunda olmadığı için ince damarları çok daha net görür.

    silgi lazer videosu

    Entegre kamerasının yakınlaştırma özelliği sayesinde gözle zor fark edilir damarlar da ortaya konur.

    Işığın verildiği alan gelişmiş soğutucu kristalle ve istenilen düzeyde soğutulduğu için yanık oluşmasına neden olmaz. Diğer lazerlerde genellikle hava soğutması vardır ve bu kadar performans elde edilemez.

    Hasta uygulama esnasında damarının yok edildiğini kendi gözleriyle görür ve bu hastada güven duygusu oluşmasını sağlar.
    Sınırsız atım sayısı sayesinde kullanıcı ekonomik davranmak zorunda kalmaz.

    Yüzdeki Kılcal Damar Çatlamalarında En İyi Tedavi Hangisidir?

    Yüz bölgesi derisi gerek yapısı gereği gerekse güneş ışınlarını çok fazla alması sebebiyle leke oluşturma eğilimindedir. Isıyla yapılan tedavilerde bu sorun karşımıza leke olarak çıkmaktadır. Exotherme doz ayarlaması ve yüksek performanslı soğutma tekniği sayesinde yüz bölgesinde güvenle kullanılabilmektedir. Başlık yapısının alışılandan büyük olması sebebiyle dar alanlarda uygulama zorluğu olsa da uygulanabildiği alanda en başarılı ve en az yan etkili tedavidir.

    Zararsız Soğutma Ünitesi

    Gerek epilasyon gerekse kılcal damar çatlaması tedavilerinde yanıkların en önemli sebebi derinin yeterince soğutulamamasıdır. Cihazımızın entegre soğutma ünitesi bu sorunun yaşanmasına engel olmakta ve güvenle uygulanabilmektedir. Özellikle yaz mevsiminde bu özelliği çok önem arz etmektedir.

    Görerek Tedavi

    Hastalar eğer isterlerse ve uygun pozisyon verilebildiğinde her atımda damarının bir kısmının yok edildiğini görebilmektedir. Bazı siteler bu kadar gelişmişliği “uzay teknolojisiyle varis tedavisi” gibi isimlendirse de bu abartılı bir tanımlamadır. Var olan benzer tedavilere artı üstünlük olarak yorumlamak daha doğru bir yaklaşım olur.

    Silgi Lazer Nedir, Exotherme Ne Anlama Geliyor?

    Silgi lazer, Türkçe daha anlaşılır olması için verilen bu isim kılcallardaki etkinliğini de tarif etmektedir. Gerçekten de ekranda damarların yazı tahtasına tebeşirle yazılmış yazının silinmesi gibi yok olmaktadır.

    Exotherme Lazer Nerelerde Kullanılır?

    – Bacaklardaki tüm telenjektaziler
    – Yüz bölgesi kılcal damar çatlamaları
    – Elmacık kemiği üzerindeki kılcallar
    – Burun üstünde damar genişlemeleri
    – Şarap lekesi (çok uğraştırıcı olduğu için çok tercih edilmemektedir)
    – Ayak bileğindeki kılcal varisler

    Exotherme Lazerle Tedavi Ücretleri Ne Kadar?

    Cihazın pahalı bir yatırım olması sebebiyle bazı klinikler her seans için ücret talep etmektedir. IDEA Klinik ücretleri sabittir. Seanslarda ücret ödenmez. Diğer kliniklerin neredeyse seans ücretine yakın bir ücret karşılığında bitirme garantili olarak ücret bir kez alınır devam eden seanslarda ek ücret talep edilmez. Alınan ücret karşılığında kalın ince tüm varisler tedavi edilir. Exotherme lazer yaptıranlar bu yöntemden ve kılcallarının yok olduğunda ekran üzerinde görmekten oldukça memnun kalmaktadır.

    Ücretler varislerin yaygınlığına, çeşidine göre belirlenecek yöntem ve yöntemlere göre değişiklik göstermektedir. Net tedavi ücreti yapılacak muayene ve doppler ultrason ile belirlenir. Kliniklerimizde muayene ve doppler ücretsizdir. Bu ücretler SGK’lı ücretleri olup SGK’sı olmayan hastalarda iki kat olarak uygulanır.

    Diğer Kılcal Damar Tedavileri

    Kliniklerimizde bunun dışında kullanılan diğer yöntemler özetle şunlardır;

    Radyo Frekans

    Kılın 1/10 u kadar ince iğne damara uygulanır, uygulandığı anda içindeki kan koagüle olur ve damar kaybolur.

    Skleroterapi

    İlacın enjekte edildiği damarın kimyasal olarak yok edilmesi prensibiyle çalışır. İlaç farklı yoğunluklarda kullanılarak kalın ve orta kalınlıktaki damarlarda da kullanılır. Kılcallardaki kullanımı daha çok micro sclerotherapy olarak anılır.(2)

    Köpük Tedavisi

    Skleroterapi gibi etkiler, aynı ilacın köpürtülerek enjekte edilmesinden dolayı bu isim verilmiştir.

    İRC

    İnfra red koagülatör ün baş harfleridir. Özellikle gül lekesi (spider anjioma) denilen yoğunlaşmış, noktasal kılcalların tedavisinde en etkili yöntemdir.

    Termokogülasyonla Varis Tedavisi

    Termo ve koagülasyon kelimeleriyle oluşturulmuş isimdir.

    Her ne kadar bazı klinikler “biz farklı yöntem uyguluyoruz” imajı yaratarak hastayı ikna etmek amacıyla bu kelimeyi kullansa da yukarıda yazdığımız yöntemlerden skleroterapi dışındakilerin hepsi birer termo kogülasyon yöntemidir. Bazı ülkelerde bu elektrokoagülasyon olarak isimlendirilmektedir.

    Thermo; ısı – sıcak,
    Kogülasyon; pıhtılaşma
    Yani damarın içindeki kanı pıhtılaştırarak damarı yok etme tedavisidir.

    Ve şunlar sayılabilir

    • Exotherm, ruby, ND YAG, İPL, pulsed dye, pulse alexandrite gibi lazerlerin tümü
    • Radyo frekans
    • İnfra red koagülatör

    Kaynak
    1- https://lsomedical.com/aesthetic/content/exotherme
    2- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28411713/
    3- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/34637138/

  • Dışkı ve Gaz Kaçırma Neden Olur, Belirtileri ve Tedavisi

    Dışkı kaçırma veya dışkı tutamama sorunu özellikle yetişkin insanlarda karşılaşılan bir sorundur. Bağırsak hareketlerinin kişinin isteği dışında gerçekleşmesi ve anüsten dışarı sızmasıdır. Tıpta bağırsak iskontinansı olarak tabir edilen bu durum bazen kişinin gaz çıkarma isteği sırasında da görülebilmektedir.

    Kas ve sinir hasarı doğrultusunda sıklıkla görülen dışkı kaçırma sorunu aynı zamanda ishal, kabızlık, yaşlılık ve doğum ile alakalıda olabilmektedir.

    Kişinin kendini kötü hissetmesine ve özellikle bir ortam içerisinde meydana geldiğinde psikolojik olarak kendini kötü hissetmesine sebep olmaktadır.

    dışkı kaçırma tedavisi

    Dışkı Kaçırma Sebepleri Nelerdir?

    Bazen geçici, bazense kalıcı sebeplerden dolayı kişiler dışkı kaçırabilirler. Bu sebepler şu şekilde sıralanabilir;

    Kasların Hasar Görmesi

    Anüsün hemen son kısmında bulunan ve narin yapıda olan kasların herhangi bir sebeple hasar görmesi kişinin dışkısını tutamamasına sebep olmaktadır. Örneğin bu hasarlar doğum yapan kişilerde ortaya çıkabilmektedir.

    Sinirlerin Hasar Görmesi

    Rektumda dışkılama ihtiyacının sinyallerini veren sinirler bazı nedenlerden dolayı zedelendiğinde kişinin dışkısını kaçırmaya sebebiyet verebilmektedir. Doğum, ıkınma, felç, ms, diyabet ve omurilik yaralanmaları gibi sebepler sinir hasarı oluşmasına yol açabilmektedir.

    gaz ve dışkı kaçırma tedavisi

    İshal

    İshal olunduğunda bildiğiniz gibi dışkılama ihtiyacı zorlu ve baskın şekilde olabilir. Bu da kişinin tuvalete yetişemediği zamanlarda kaçırmasına neden olabilmektedir. Eğer mevcut bir dışkı kaçırma problemi zaten varsa çok daha zorlu olmasına sebep olmaktadır.

    Kabızlık

    İnsanlar bazı zamanlar gerek tükettikleri gıdalar sebebiyle gerekse farklı nedenlerle kabızlık yaşayabilmektedir. Ancak bazı insanların ise kabızlığı kronik (süreklilik kazandığı) olduğu zaman dışkıları çok sert ve büyük bir yapıda olabilir. Rektumdan çıkarken çok zorlayabilen dışkı kasların zayıflayarak hasar görmesine sebep olabilir. Buda kişinin dışkı kaçırmasına neden olabilmektedir.

    Hemoroid (Basur)

    Anüs içerisinde yer damarlar çoğunlukla kabızlık ve ıkınma ile beraber meydana gelen basınç doğrultusunda şişerek hemoroid hastalığı meydana gelebilir. Oluşan basur memesi ileri ki evrelerde büyüyerek anüsün kapanmasına ve dışkının kaçmasına sebep olabilir.

    Makat Hastalığından Dolayı Geçirilen Ameliyat

    Basur, anal fissür veya benzer bir makat hastalığından dolayı ameliyatlı tedavi olunduysa bölgede kas ve sinir hasarı meydana gelmiş olabilir.

    Kimler Dışkısını Kaçırabilir

    – Yaşı ilerleyen kişiler
    – Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir
    – Sinir hasarı
    – Bunama
    – Fiziksel engel

    Dışkı Kaçırma Önlenebilir mi?

    Bu durum dışkı kaçırmanın altında yatan sebebe bağlı olarak değişir. Bazı durumlarda önlenebilir bir problemdir.

    Kabızlık Varsa Çözülmeli

    Kabızlık kronikleşmişse mutlaka çözüm bulunmalıdır. Kabızlık sadece dışkı kaçırmaya değil bir çok makat hastalığına da yol açabilen bir sorundur. Kabızlık ile alakalı konumuzu okuyarak ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. bkz: kabızlık

    İshal Varsa Çözülmeli

    Nadiren karşılaşılan geçici ishal değil de kronik ishal sorununuz mevcutsa bu durumu ciddiye almalı ve mutlaka ishale çözüm bulmalısınız.

    Asla Ikınmayın

    Kabızlık gibi ıkınmakta hem makat hastalıkları hem farklı sağlık sorunlarının ortaya çıkmasında rol oynayan ciddi bir sorundur. Bu eğer bir alışkanlık haline getirildiyse mutlaka vazgeçilmelidir. Dışkılama işlemi ıkınmadan kendi kendine olmalıdır.

    Doktora Başvurmak Gerekir mi?

    Dışkı kaçırma sorununuz geçici değilse ve süreklilik arz ediyorsa ciddi bir şekilde rahatsızlık hissetmenize neden olacaktır. Aynı zamanda toplum içerisinde olumsuz etkilenmenize sebebiyet verebilir. Böyle bir durumda mutlaka doktorunuza başvurarak, utanıp sıkılmadan anlatmanız ve yardım almanız doğru olacaktır.

    Dışkı Kaçırma Tedavisi Mümkün mü, Nasıl Yapılır?

    İlk olarak proktoloji (makat hastalıkları) konusunda tecrübeli bir genel cerrahi uzmanına başvurarak muayene olmalısınız. Doktorunuz yapacağı muayene sonucunda rahatsızlığınızın tedavi edilip edilemeyeceğini edilebilecekse hangi yöntemlerle nasıl tedavi edileceğine karar vermesi için görmelidir. Genel cerrahi uzmanı Op. Dr. Atilla KAYA dışkı kaçırma tedavisi için dolgu enjeksiyonu yöntemini geliştirmiştir. Bu yöntem iki adımda uygulanmaktadır.

    Gaz ve Dışkı Kaçırma Tedavisi Nasıl Yapılır?

    İki farklı yöntemle gaz ve dışkı kaçırma tedavisi yapılabilir, bu yöntemler şu şekildedir.

    Gaz ve Dışkı Kaçırma Ameliyatı

    Geçmiş yıllarda uygulanan kesilen kası geri dikilmesi veya bacak kasının nakledilmesi gibi uygulamalar yapılmıştır. Kası dikme şeklinde yapılan ameliyatların başarısı çok düşük olduğu için büyük oranda terk edilmiştir.

    Zor, hasta açısından zahmetli, başarısının çok düşük olması ve hasta beklentisini karşılamaması sebebiyle terk edilmiş ve yerini neredeyse tamamen dolgu enjeksiyonuna bırakmıştır. Dolgu enjeksiyonu uygulaması kolay, hasta açısından bir enjeksiyon kadar basit ve başarısının yüksek olması sebebiyle giderek yaygınlaşmaktadır.

    Dolguyla Dışkı Kaçırma Tedavisi

    Kullanılan dolgu maddesine göre

    • Kısa etkili
    • Orta etkili
    • Uzun etkili
    • Kalıcı dolgu

    Olarak sınıflandırılabilir. Yapılacak dolgu hastanın beklentisine göre hastayla birlikte kararlaştırılır.

    Kısa Etkili Dolgu

    Eklem ağrısı şikayetleri olanlara eklem ağrılarının tedavisinde eklem aralığına kullanılan dolgu maddesi kullanılır. Her ne kadar 6 ay dayanır dense de genellikle 4. Ayda büyük oranda emilmiş ve etkisi azalmış olur. Bu dolgu maddesi daha çok hasta tarafından deneme amaçlı yaptırılmaktadır. En ekonomik dolgu maddesidir.

    Orta Etkili Dolgu

    Dudak dolgusu, yüz dolgusu amacıyla kullanılan dolgulardan bir yıl etkili olanladır. Uygulandıktan sonra 1 yıl boyunca hacmini büyük oranda koruru, bir yıldan sonra etkisi azalır ve kaybolur. Daha uzun etkililere kıyasla daha ekonomiktir.Hasta bir dakikalık enjeksiyon sonrası bir yıl boyunca rahat eder.

    Uzun Etkili Dolgu Maddesi

    Bunlar da yine yüz ve dudak bölgesi gibi alanlara estetik amacıyla yapılan dolgulardır. Etkilerini 2 yıla kadar korurlar. 2 yıldan sonra azalarak kaybolur. Geçici dolgular arasında en pahalı olandır.

    Bu dolguların hepsi hiyaluronik asit denilen jel kıvamında bir maddedir, dalton ağırlıklarına göre etkisi süreleri değişmektedir.

    Kalıcı Dolguyla Gaz Dışkı Kaçırma Tedavisi

    Kalıcı dolgu uygulamasında kişinin göbek kısmındaki gereksiz deri altı yağ dokusundan alınan yağ dokusu dolgu maddesi olarak kullanılır. Hastanın göbek bölgesinden alınacak olan 10 ml kadar yağ dokusu deforme olmuş alana enjekte edilerek tedavi tamamlanmaktadır. Yağ enjeksiyonu ihtiyaçtan fazla yapılır çünkü verilen yağın bir kısmı vücut tarafından emilerek yok olur. Hasta kendini gözlemler ve ihtiyaç duyulduğu taktirde 2-3 ay kadar sonra dolgu işlemi tekrarlanır.

    Enjekte edilen yağ dokusu kişinin kendine ait olduğu için asla reddedilmez ve 6 ayda kalan ömür boyu etkisini sürdürür.

    Bu yöntemler dışkı kaçırmada başarılı olduğu gibi gaz kaçırma tedavisi için de güvenle kullanılabilmektedir.

    İstemeden Gaz Kaçırma Hastalığı Neden Olur?

    Gaz inkontinansı denir. İnkontinans kontrollü bir şekilde tutamama anlamına gelir. Düzeyi çok değişebilmektedir. Mesela ağır eşya kaldırırken veya hapşırırken olabildiği gibi ileri vakalarda durup dururken de kaçabilir.

    Gaz Kaçırma Nedenleri

    Yaşlılığa bağlı gaz kaçırma

    Yaş ilerledikçe vücuttaki bütün kaslar zayıflar doğal olarak anüsü sıkan kaslar da zayıflar ve 70 li yaşlardan sonra giderek daha sık rastlanır.

    Makat kaslarına zarar veren travmalar

    Yabancı cisim sokulması, tecavüz gibi zararlılar kasta yırtılmaya neden olarak zayıflatır.

    Ameliyatlar

    Hemoroid, fistül gibi hastalıkların cerrahi tedavisi sırasında kasların yanlışlıkla kesilmesi.Anal fissürün cerrahi tedavisi (LİS ameliyatı) sırasında gerekli olduğu için bilerek ve isteyerek kasın kesilmesiyle kasın tutma gücü azalır.

    Doğum

    Vajinal doğum esnasında bebeğin burnu makatın kaslarını kesebilir, doğumu rahatlatmak için yapılan epizyotomi denilen deri kesme işi yapılırken kaslar kesilebilir.

    Sinirsel hastalıklar

    Multibl skleroz, nörojenik mesane, felç gibi omur ilikten veya beyinden kaslara gelen uyarının bozulmasına neden olan nörolojik hastalıklarda da makat kasılamadığı için gaz kendiliğinden kaçar.

    Gaz Kaçırma Nasıl Önlenir?

    Temel hastalık çözülmeye çalışılır. Temel sorun çözülebilirse kaçırma sorunu da çözülmüş olur.

    Yaşlılıkta kigel manevrası denilen kasları güçlendiren egzersiz önerilir. Kigel manevrası şöyle yapılır; dışkı bittiğinde makatın sıkılması hareketi gün içinde sürekli tekrarlanır.

    Hemoroid ameliyatı, fissürde kullanılan LİS ameliyatı, fistül ameliyatı, yaralanma, doğumda yırtılma gibi kasın zarar gördüğü durumlarda dolgu ile tedavi yapılır.
    Sinirsel rahatsızlıklarda sorun daha zor çözülür.

    Gaz Kaçırmanın Tedavisi Var mı?

    Evet, en sık görülen ve kolaylıkla çözülebilen ameliyat sonrası gaz kaçırmanın tedavisi dolgu ile yapılır. Kısa sürede, ameliyatsız bölgesel uyuşturularak yapılır. Dolgu ile kas kaybı olan bölge doldurulur ve kasın eksikliği kapatılmış olur.

    Dolgu tedavisi ile kalıcı olarak sorun çözülür.

    Kullanılacak dolgu dışarıda üretilen maddelerle yapılabileceği gibi hastanın göbeğinden alınan yağ dokusundan da alınabilir. Yağ dokusundan almak daha doğal bir çözümdür.

    Gaz Kaçırmanın Bitkisel Tedavisi Var mı?

    Doku hasarı olduğu ve bitkilerle dokudaki hasar düzeltilemeyeceği için bitkilerden, bitkisel kürlerden veya bitkisel ilaçlardan olumlu cevap alma ihtimali yoktur.

    KAYNAKLAR:
    Fecal incontinence (https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/fecal-incontinence/symptoms-causes/syc-20351397)
    Fecal (Bowel) Incontinence (https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/14574-fecal-bowel-incontinence)
    Bowel Control Problems (Fecal Incontinence) (https://www.niddk.nih.gov/health-information/digestive-diseases/bowel-control-problems-fecal-incontinence)